Neye niyet, neye kısmet !

İnsan niyet ile kısmet arasında ince bir çizgide yaşar. Aslında ben bu sözün beni tam onikiden vurduğu zamanı hiç unutmam 06.06.2011, babamın bir Veda bile edemeden bizden ayrılıp, ebedîyete gittiği gün. Hani bir Hadisde geçtiği gibi " Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış" sözünden de anlaşılacağı üzere biz Dünyevî işlere öyle bir kaptırıyoruz ki, ahiret aklımıza bile gelmiyor(ahirete inananlar için), hadi ahireti geçtim , istediğimiz yada planladığımız birşey gerçekleşmesin, kendimizi yırtıyoruz, çabalıyor, kızıyor, inatlaşıyor illakî oldurmak için uğraşıyoruz... O an bırakmak, bunda da bir hayır vardır demek aklımıza dahî gelmiyor. Benim  ilk silkeneleşim babamı kaybettiğimde oldu, bir dur dedim kendime, yavaşla! Bak onca plan, randevular, iş,  güç bir haberle seni nasıl durdurdu, neye uğradığını bilemedin, Canevim dediğin BABANa bir Veda bile edemedin, sonsuz bir ayrılık, ne oldu ? (Ve Babam 71 yaşında öldüğü gün bile çalışmış) Hangisi onu geri getirebildi, hiçbiri ! Işte o günden sonra o pür telaş yaşantımı, her şeyde olma çabamı, zamanla yarışmamı biraz olsun yavaşlattım, tabii yaşadıklarım, yıllar içinde aniden gelişen, benimle, ailemle yada çevremle ilgili sağlık ve daha farklı olayların, hayattan edindiğim tecrübelerimde, ben olmayınca da hiç birşeyin eksik olmayacağını, zamanı geçme ihtimalimin olmadığını, yerine göre tutmanın, sıkmanın canımı yaktığını görünce bırakmanın daha iyi olduğunu öğretti... Tabii yaşda almışız, 35 den sonra farklı bir bakar olmuşum hayata ve yaş 35 yolun yarısı değil daha çeyreği diye düşünerek 😉 Hergünü son günüm olabilir düşüncesiyle, hayatı daha bir farkındalıkla yaşıyarak yada farkındalıkla yaşamaya çalışarak ! Ama her ne olursa olsun bu dünyanın başka bir albenisi var, cezbediyor insanı, işte arada silkelenmelerle kendimize birden geliveriyoruz ! Şöyle de düşünürüm aslında bu dünya da hem cenneti, hem cehennemi yaşamıyor mu insan,  güllük gülistanlık zamanlarda cenneti, darda ,zorda, imtihanda cehennemi ! Asıl olan cenneti yaşadığın zamanlarda, ortalık güllük gülistanlıkken cehennemi yaşayanlara dokunmak, yardımcı olmak değil mi? Ya ben nereden başladım, nereye geldim, hızlıca toparlayayım... Biz de şu yaşadığımız zaman dilimi içinde neye niyetlendik, ne kısmetimize geldi, şükür yine ki etkilensek de, esintileri devam etse de, iyi geçirdik. Rabbim niyetlerimizi “Salih” nasiblerimizi “hayr “ eylesin ve tüm hastalara şifalar versin inşallah. Pandeminin uluslararası derin ve çok boyutlu ekonomik, siyasal, ekolojik bir kriz, yarış, savaş, yeni dünya düzenine geçiş olduğunu biliyoruz. Bu krizde kimi ülkeler baskın rol oynarken, kimileri hedeflenenin gerisinden geliyor. Bana göre Dünya devi Almanya da oldukca geride kaldı. Son seyahatlerimde gördüğüm kadarıyla insanları bir şekilde takip teknolojisine sahip ülkelerde Pandemi kuralları bile farklı ! Örneğin ingiltere de toplulukların olduğu kapalı yerlerde,toplu taşımalarda, etkinliklerde vs. yazdan bu yana maske kullanımı kalkmış, Kasım sonu omikrondan dolayı yeniden kural uygulanmaya başlamış. Danimarka da Ekim sonu maske kuralı yeniden uygulanmaya başlamış ve etkinliklere kısıtlama getirmiş, Isveçte daha düne gelene dek Corona kurallarını uygulamayan, aşırı artıştan yeniden uygulamaya koyan ülkeler arasında. Almanya'da teknolojik izleme o kadar başarılı olmasa gerek ki şimdiler de bunu başarmayı  hedefliyor. Nasıl ya diyenler olacaktır? Örnek Ingiltere'de, Fransa'da ve diğer bir çok ülkede toplu taşımalar, alış-verişler, iş yeri kimlik kartları cipli, ne zaman, nerede, ne yaptın takip edilebilir şekilde. Hatta Türkiye'de herkes HES kodu yada T.C Kimlik nosu ile bütün işlemlerini yapabiliyor. Ha bir de bıraktığımız dijital ayak izlerimiz var, internette girdiğimiz sayfalar, E- maillerimiz vs. yada öylesine konuşupda telefonunuzda birden karşınıza çıkıveren aynı konu... Bu yaptığımız aşı App leri yada farklı mekanlarda girişte kaydımızı yaptığımız Appler bizlerin tüm verilerini alıyor, ne zaman, nerde, ne aldın, ne sattın,  ne yedin, ne içtin vs. biliyor ve bunlar sayesinde yavaştan hedefe ulaşılacak, eeeee ne diyelim kolay gele... ...olan aşı olmak istemeyen, insan hakkı, demokratik hak, özgür irade diye kendi yasal haklarını savunup, aşıya karşı olan, ama her nedense birden sağcı katagorisine sokulan, ayrıştırılan, ötekileştirilen insanlara oluyor ! (Sen de mi diye düşünenlere, ben aşılıyım, çocukluğumdan bugüne başlayıp yapılan sayısını sa, içeriğini de bilmediğim aşılarım var, bir de seyahat etmek için zorunlu da olsa, olsun gezmeye değer diye vurulmadık aşı bırakmadım sanırım, ailede de  "ben gezeceğim, özgürce seyahat etmek için aşı olurum" diyerek aşı yaptıran ilk kişiyim.) Omikron varyantı ile son iki senenin en yüksek insidansına eriştik, geçen sene insidanz 100 de heryer kapalıyken, daha çok korku ile yaşarken şimdi her yer açık, booster aşı olana serbest, karantina yok vs. insanlar artık hastalıktan korkmuyor, sadece iki de bir test yaptırmamak için, daha rahat , özgür olmak için 3. yada 4. Aşısını yaptırıyor.(ben dahil) Her yer test ve aşı merkezi iyi, güzel de o kadar çok omikronlu var deniliyor, doğru, biz dahil artık burnumuzun dibinde herkes hasta, ama hani nerede ilgilenen? Corona olduğunu öğreniyorsun, ama ne yapacağını bilmeden Sağlık Bakanlığı arar diye beklemeye geçiyorsun. Sağlık Bakanlığı ne arıyor, ne soruyor, artık yetişemediğinden telefonlara bakmıyor, kendini bildirmek için arıyorsun, ara ara ara çıkarsa oh ne alâ... Isolasyon ne zaman başlıyor, ne zaman bitiyor muallaktasın... "Saldım çayıra, mevlâm kayıra" Kendi kendinin doktoru olmaz, sorumluluk bilinciyle davranıp kendini hemen izole yada karantinaya almazsan onların iletişime geçmeleri 3 yada 5 gün sürüyor, ardından bir Mail tmm dır! Ha sahî yaşlılar ne yapıyor?,  çoğu dokunmatik telefon kullanmıyor, mail yok , bu gönderdikleri semptom günlüğünü nasıl dolduruyorlar? Diyeceğim şu ki; bu dalgada bekleniyordu, o zaman neden yeterince önlem alınmadı, şimdi eksiklik yaşanan kurumlara çalışan alınmadı, ön tedbirler alınsaydı iyi olmazmıydı? Bu sadece şimdi oluşan bir yoğunluk değilmiş, Corona geçiren tanıdıklarımın geçen sene de aynı olduğunu söylediler. Hızlı bir eğitim programının ardından Sağlık Bakanlığına işsiz gençlerin telefonist olarak işe alınması, arandığında birilerinin cevapsız sorularımıza cevap vermesi biraz olsun Güven oluşturacaktı, ama birebir edindiğimiz tecrübe eyvah halimize dedirtti, başlarda çevremizde koronayı atlatanlardan edindiğimiz bilgilerle kaldık, sonrasında nihayet birinin telefonumuza çıkıp yardımcı olması, sorularımıza cevap vermesiyle aydınlandık. He bir de hergün bir yerde test merkezi açıldığını görünce içim ürperiyor, ohooooo daha bu dalga da bitecek gibi gözükmüyor diyorum ve hemen yooooo boşuna heryer açık değil, sürü bağışıklığıyla ve ardı kesilmeyecek aşılarla tünelin ucunda ışık var diyorum kendime. Bütün Dünya etkilendi, zor bir dönem, geçecek elbette lakin Almanya böyle geçiriyorsa 3.dünya ülkelerini hiç düşünemiyorum. Enflasyon burayı da vurdu, işsizlik, akaryakıt, yiyecek, giyecek zamları orta gelirliyi etkiliyor,  ama kötü olan Dünya devi dediğimiz ülke Almanya'da 13,5 milyon insan,16,1 % fakirlik içinde yaşıyor, acı ama gerçek ! Biz karı-koca iki kişi çalışıyor iken elektrik, gas, çöp, sigortalar, vergiler yani herşeye gelen zam nedeniyle nereden daha ucuz bir anlaşma yapabilir ve az ödeme yaparız hesabındayız, alış verişde fiyatı aynı kalan, lakin gramajı düşen paketlerden gelen zammı hissetmesin insanlar diye düşünülüyor olsa gerek, biz de hiç çakmadık doğru 😀 Hani o adı geçen % 3,9 luk enflasyon var ya, o gerçekte hissettiğimiz %10 ! Almanyada yaşayıp da bu olup biteni görmezden gelen ama olası herşeyde dilinden Türkiye'yi  düşürmeyenlere de şaşırmıyor değilim! Türkiye çooook pahalı, ya burası çok mu ucuz ? Yaşadığın, çalıştığın, vergi ödediğin, bedelini ödediğin ve hakkın olanı almak istediğin ülke ne halde bir bak ! BANA NE ! yada SANA NE ! diyor sonra yine tepkisiz kalamıyorum, elimden birşey gelmese de yazayım da hiç olmazsa içim rahatlasın. Bu günümüze de şükür, sağlıklığımız yerinde  olunca herşey oluyor... Rabbim her daim beden ve akıl sağlığı versin, rahmetli babaannemin bir sözüyle 3 gün yatak, 4.gün de toprak nasip etsin. Uzun lafın kısası ... Ümitsizlik yok bizde, niyet deriz, nasip deriz, kısmet deriz,tevekkül ederiz.Ama asla Allahtan ümit kesmeyiz. Bu son dalga olur inşallah ! Coronasız, virüssüz, maskesiz, mesafesiz sağlıklı, güzel günler temennisiyle ... Sağlıkla, hoşca kalın...

Kommentare

Beliebte Posts aus diesem Blog

Gurbet de dünyaya merhaba diyen, gurbetçi çocuğu iken yeniden ...

Beni bilen iyi bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir ! Hz.Mevlana

IYILIĞİN TÜM DÜNYAYI KUŞATMASI DİLEĞİYLE ❤️