Merhabalar, Seyahat sizin de tutkunuzsa ve listenizdeki destinasyonlar arasında Trier ve Lüxemburg varsa,belki bu yazım sizlere gezinizde yardımcı olur. Avrupada yaşayanlar, seyahat etmek için bir çok fırsatı değerlendirebilirler diye paylaşımda bulunmuştum. Ben 11 yaşındaki oğlumla ve arkadaşlarla Yumurta Yortusu Tatilini (Ostern) kısa bir uzaklaşma ile değerlendirdim, Hamburg dan otobüs ile seyahatimizi gerçekleştirdik.Sizler de Avrupada yakın bölgelerde yaşıyorsanız, ister özel aracınızla,tren,otobüs yada ucuz uçak bileti ile bu tür gezileri yapabilirsiniz,çok büyük paralara ihtiyaç yok takipte kalır,araştırırsanız bir çok fırsatı yakalayabilirsiniz.
Biz Tur ile gittik, 1 gece konaklamalı çok cazip bir fiyata seyahat ettik. Biz gece saat 23:30 de yola çıktık,sabah saat 8:00 de Trier deydik. Bizi Trier de rehber karşıladı,yürüyerek 4.yüzyılın başında Roma Imparatoru 1.Konstantin tarafından yaptırılan Konstantin Bazilikasını,Aziz Peter Trier Katedralini,Meryem Ana Kilisesini,Trier Meydanını ve Porto Nigra Kapısını anlatımlı olarak gezdik.Sonrasında 2 saat serbest zamanda 1230 yılında inşaa edilen „Drei Königenhaus“ üç kral evi diye geçen şuan Coffe Fellows olarak hizmet sunan bir café de sıcak kahvelerimizi içerek biraz dinlenip sonra etrafı kendimiz dolaşarak saat 12:00de otobüste buluşup Lüxemburg’a yola çıktık. Trier de bu görülmesi gereken yapıtların hepsi yürüyerek birbirine yakın mesafede ,hatta isterseniz Porto Nigra Kapısının önünden kalkan sıralı römorklardan oluşan küçük araçlarlada turlama imkanı var bir tur 10€.Ben genelde gittiğim şehirlerde yürüyerek gezmeyi tercih ederim.Tabii ki yerine göre zamandan kazanmak için metro,otobüs kullandığımda oluyor. Trier’den 12:00 de hareket ettik 45 dk sonra Luxemburgdaydık.



Trier Lüxemburg yolu


 Otobüsümüz bizleri Altın Kadın Heykelinin bulunduğu meydanda indirdi. Altın Kadın Heykeli elinde barışı sembolize eden defne çelengi ile 21 metrelik sütunun üzerine 1.Dünya Savaşı sonrasında kaybedilen askerlerin anısına dikilmiştir. Fakat 2.Dünya Savaşında Nazilerin Lüxemburg’u işgal etmesiyle heykeli saklamak için yerinden sökmüşler.1970 li senelerde eski bir yapının inşaatı sırasında bodrum katında yeniden heykeli buluyorlar ve yerine dikiliyor. 
Rehberimizle gezilecek yerlere doğru ilerliyoruz.Dünyada düklük sistemi ile yönetilen tek Ülke olan Lüxemburg’un Dük’ün Sarayınının (Grand Ducal Palast)önünde rehberimiz bizlere bu binanın ilk Belediye Binası olduğunu 2.Dünya Savaşında işgal edilip 1945 ten sonra yeniden aynı işlevine devam ettiğini anlatıp devam ettik ,Viyadük ve Surları kuşbakışı seyrebileceğimiz bir noktadan harika manzaraya seyre daldık ve tabii ki bolca fotoğraf çektik..Havamızın güzel olmasıda hepimize ayrı bir mutluluk katıyor tabii ki.Rehberimiz serbest zamanda bizlere surların içerisine girmemizi öneriyor, Şehir müzesinin önünden geçerek otobüsümüze geri dönüyor ve otelimize yerleşmek için yola çıkıyoruz. Otelimiz Luxemburg garının tam karşısında merkeze yürüyerek 10dk mesafede temiz bir oteldi.

 Iki saat kadar dinlendikten sonra yeniden Luxemburg u dolaşmaya çıktık. Notre Dame Kilisesini gezdik,tatilden dolayı Trier deki gibi Kilise Konseri yada Ayinine denk gelmek mümkün. Ünlü çikolatacıda sıcak sütün içinde farklı lezzetlerde çikolatayı eriterek içebilir,kocaman dilim pasta yiyebilirsiniz.Ve bir de leziz bir krema tabağının üzerinde lokum gibi yumuşak fakat çok az şekerli bir tatlıyıda size ikram ediyorlar. 100gr.çikooataya 6,-€ vererek hediyelik alabilirsiniz. 
Her tür damak tadına uygun restorantlar bulmak mümkün,bizim oğlan mc donald deyince biz orada karnımızı doyurduk ve akşam müzikli bir cafe&bar a gitmek istediğimiz için hava kararmaya başlayınca yeniden otele döndük,biraz dinlenip üstümüzü değiştirip,çocukları arkadaşa bırakıp çıktık. Broklyn Bar da canlı müzik eşliğinde güzel eğlenceli saatler geçirdik. Yorgunluğumuzu deliksiz bir uykuyla giderdik sabah 8:00 de kahvaltıya inip 9 :00 da surları(Casemates) gezmek için yine koyulduk yollara. Luxemburga geldiğimizde rehberimize ayda bir kurulan Bit Pazarının tatilden dolayı kurulup kurulmayacağını sordum,o da tam bilmediği için cevapsız kaldı.Surlardan sonra Taş Devrinden günümüz dünyasına bir çok eserin sergilendiği Şehir Müzesini gezerken Antika merakımı bilen bir arkadaşım telefonda Wilhelmplatz yakınlarında kurulmuş Bit Pazarının haberini verince hazine bulmuşcasına mutlu olmuştum.Hızla müze turumuzu bitirip doğruca Bit pazarının yolunu tuttuk ve aradığım porzelen fincanlar, tabaklardan alarak yola çıkmadan önce bir türk restaurantında birer sıcak çorba içerek otele geriye döndük. 1700 yıl öncesine Roma dönemine dayanan tarihi ,güzel doğası ile Luxemburg gezimizi saat 16:00da Hamburg a doğru yola çıkarak sonlandırdık. Her yeni seyahat, ardından bir yenisinin planlarıyla, mutlulukla sonlanıyor.Gezmek ,görmek ,tarih,kültür,doğa sizinde tutkunuz ise her fırsatı değerlendirmenizi öneririm. Almanya da bile hâlen o kadar çok yer var ki görmek istediğim,arada günübirlik gezilerle listemde işaretlenerek yerlerini alıyor bu destinasyonlar.Sanırım seyahat tutkusu olanlar beni çok daha iyi anlayacaklardır. Çocuklarınızla seyahat etmekte ayrıca güzel,seyahat anılarınızı geçen yıllarda yine mutlulukla anımsamak ,arşivlenen fotograflara bakmak bambaşka bir haz. Heeee bu arada ben bu yolculuğa çok da sağlıklı çıkmadım, aldığım ağrı kesici ve kas gevşeticilerle ama inanın sıhhat bularak döndüm. 
Bol seyahatli sağlıklı güzel günlere… 
Sevgiyle hoşca kalın…

Kommentare

Beliebte Posts aus diesem Blog

Gurbet de dünyaya merhaba diyen, gurbetçi çocuğu iken yeniden ...

Beni bilen iyi bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir ! Hz.Mevlana

IYILIĞİN TÜM DÜNYAYI KUŞATMASI DİLEĞİYLE ❤️