ŞÜKÜR YA RABBI

Korkmuyorum dediğim bir zaman da, tam da yoo korkmalısın der gibi yaşadıklarımız... Bu ara çok kaptırdık herhalde dünya derdine, koşturmacalara, planlara, eğlencelere, gezmelere! Dilimde, kalbimde az zikrettim yaradanı diye kendimce hayıflanır oldum... ŞÜKÜR YA RABBİ! Her zaman, her halimize şükrederim, daha kötünün olduğunu bilirim,Rabbim en iyisini bilir, ondan sual edilmez, verdiklerine ,vermediklerine de şükrederek, herşeyde bir hayır görerek şükrederim...
Yine ŞÜKÜR YA RABBİ... Neredeyse iki yıla yaklaşan Pandemiden bu defa kaçamadık, Omikrona yakalandık... En çetrefelli zamanlarında, hatta aşımızın olmadığı dönem de dahî es geçti, lakin bu defa nasıl hızlıysa artık bırakmadı bizi... 2021 noelini, okul tatilini de firsat bularak maaile dinlenerek kısa bir tatille geçirdik, senenin son 3 gününü çalışarak geçiren eşim 31 aralık günü kendini iyi hissetmemeye, ağrılarının olduğunu ve gece uyuyamadığını söylemesi, evde test, test merkezinde test hepsi negatif çıkınca içimize su serpilmesinin ardından henüz bir kaç saat geçmeden öğlle sonu eşimin coronaya yakalanan iş arkadaşı telefon açıp dikkat etmesi gerektiğini bildirince biz neye uğradığımızı şaşırdık, hemen arkadaşlara gitmeyi iptal ettik, ama ben o kadar eminim ki, sanki biz corona olmazmışız gibi, eşime yok ya sen degilsindir diyordum. Tabii ben sanki hiiiic olasılığı yokmuş gibi eşime halen sen Corona değilsindir, üşütmüşsündür ,testte negatif, efam yapma diyordum. Biz yeni yılı evimizde karşıladık ve eşim 1 ocakda yeniden test merkezine gitti bu defa pozitif, tabii biz ŞOK, hemen izole oldu ama o zamana kadar hep birlikteydik, geçtiyse bana çoktan geçmiştir diyordum veeeee pazartesi kuru öksürükle omikrinlu günlere ben de merhaba demiş oldum... Ta ki çarsamba günü pcr testim pozitif çıkana kadar, dilim söylemeye varmasada içimden eyvah ben de yakalandım vesveseleriyle geçirmiştim .. Ben ki erkenci kuş, en geç saat 6:30 da ayakta olan ben şimdilerde aman Allahım bir uyku, bir yorgunluk, bir bitkinlik, uyudukca uykum geliyor ve üzerimden kamyon değil buldozer geçmiş gibiyim, her tarafım ağrıyor, fena olanıda kuru öksürük, gerçî 7.günden sonra biraz daha iyi olmaya başladıysa da bu defa da akşamları nefesim daralmaya başladı, astımımdan olsa gerek daha bir darlanır oldum. Başlangıçta da ağrılar vardı ama ben onları hep yaşadığım kronik olan ağrılardır diye coronayla hiç bağdaştırmadım, lakin bu virüs tam da o rahatsız olduğun yerden daha çok vuruyor, hatta son senelerde dişimin iltihaplanan bölgesi bile sızlar oldu. Hani evdeyim kitap okurum, yazarım vs. yapacak çok şey var desem de onları yapmaya takâtınız olamayabiliyor ve bu yazıyı yazmam günler aldı, dinlene dinlene yazdım desem inanır mısınız? Altı üstü bir sayfa, ama olmayınca olmuyormuş ! Kitap yada internette bir yazı, haber okumak istediğimde gözlerimde bir yanma ve gözlerim kapanıyor, başım ağrıyor okumak ne mümkün! Şükür bu halimize, Pandeminin başlamasından bu yana beş milyondan fazla insan hayatını kaybetti, biz ki Gribin oldukca hallicesini yaşıyoruz, yine de iyiyiz, evimizdeyiz, çocuklarımıza, sevdiklerimize dokunamasak da biliyoruz ki iyiler, yanımızdalar, gözünü sevdiğimin tekjolojisi bolca facetime yapıyoruz. Genelde ot çaylarını severek sıkca içerim, beni yakın tanıyanlar siyah çayı hiç içmediğimi de bilirler, çocukluğumdan gelen bir alışkanlık, biz de kış aylarında sabah kalvaltısında babaannemin maşınga(kuzinenin) üzerinde demlediği adaçayı,ıhlamur eksik olmazdı, bir de yörük olmanın getirdiği bir kültür olsa gerek kekik ve envayî çeşit otla aram oldukça iyidir.
Bu süreçte sabahtan yatana kadar içtiğimiz ot çaylarının hesabı yok ve bizim için bu otları toplayan hemşehrimiz bir ağabey, arkadaşım Oya ve kuzenim Ayşe'ye ve annemin organik pekmezi ile ev tarhanası için ettiğimiz duaların da hesabı yok, sonsuz teşekkürler, Rabbim sizlere sevdiklerinizle sağlıklı, güzel günler nasip etsin. Memleketimin dağlarında yetişen türlü çeşit endemik bitkilerinden çayımı demlediğimde, o mis gibi kokusunu içime çektiğimde, gözlerimi kapatarak bir yudum içtiğimde kendimi kısa bir memleket gezintisine gitmiş hissetmek, hele kuzenim Ayşemin zeytin bahçelerinden topladığı o yaprakları bol limonlu sıcacık içerken içimi bir ege esintisinin doldurduğunu, sanki yüzyıllık zeytin ağaçlarının arasından kollarımı açarak geçiyorcasına hissetmek, bana müthiş güzel duygular hissettirdi ve moral oldu. Osmanlıdan kalan ve her sene en az 2 şise alıp getirdiğim şifalı mesir macunununda hakkını verdim, her sabah bir yemek kaşığı şifa bulmamıza tam destek oldu. Yoga hocamı da anmadan geçemeyececeğim, belki yoga yapmaya bile başlarda hiiiç takadım yoktu ama meditasyonda oldukca iyi geldi, tabii  sonraları tutulmuş vücudum biraz olsun asanalar ile rahatladı, siz de iyi ki varsınız Aslı hocam. Omikronu sarsılarak geçirsem de buna da şükür diyerek ve hayatımdaki tüm güzelliklere, güzel insanlara, yapabildiklerime, yaptıklarıma yada yapamadıklarıma , yapmadıklarıma bir kez daha İYİ Kİ dedim...
Ve sonra " BEN " dediğimiz varlığın; yaşamanın bedenimizdeki bir karantina olma halinden başka bir şey olmadığının daha bir farkındalığıyla KENDİMİ SEVİYOR, bana iyi gelen herşeyi seviyor, her gelen güne bir tebessümle HOŞGELDİN diyor, sonrası sonra, önemli olan AN ... ! Sağlıcakla, hoşca kalın...

Kommentare

Kommentar veröffentlichen

Beliebte Posts aus diesem Blog

Gurbet de dünyaya merhaba diyen, gurbetçi çocuğu iken yeniden ...

Beni bilen iyi bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir ! Hz.Mevlana

IYILIĞİN TÜM DÜNYAYI KUŞATMASI DİLEĞİYLE ❤️