Manevî değerlerimize yolculuk, Uganda seyahat günlüğü...
Bu defa başka, bambaşkaydı seyahatimizin nedeni !
Amaç yeni bir ülke, şehir tanımak değil, yoksulluk içerisinde ki insanlara özellikle, çocuklara, minicikte olsa dokunabilmekti, niyetimiz de yardım edebilmek vardı...
Iki yıl önce doktorumuz Mustafa Yoldaş'ın yine bir Uganda seyahatinin ardından sohbetimiz esnasında ortaya çıkan davetti...
2000 yılında o güne değin Kurban kesiminin hiç yapılmadığı, gidilmemiş bir ülke olan Uganda'ya 460 kurban yardımı ile kestikleri kurbanların dağıtımını yapıp, edindikleri güzel arkadaşlıkların günümüze kadar gelmesi, dostluğa dönüşen arkadaşı Hamid beyin daveti ile 2018 yılında okul ve yetimhaneyi gezerken adlarına açılan kuyunun olduğu köydeki viran, harabe okulun tadilat masraflarını önce arkadaşı ile kişişel olarak başlatıp, sonra Hasane derneği ile kardeş köy okulu olarak tadilatını başlattıklarını anlatması, benim de "haberimiz olsaydı, ben ve çevremdeki arkadaşlarım da yardımcı olurduk" sözümün ardından, kendisinin "geç değil, devam ediyor, hatta dilerseniz birlikte gidebiliriz, yardımlarınızı kendi elinizle teslim edersiniz" davetiyle ve Mevlüdiye teyzemizin "Tevide ben Afrika da kuyu açtırmak istiyorum, nasıl yaparım, yardımcı olabilir misin? " demesi üzerine 2019 ekim ayında Dr. beye gitmek istediğimizi bildirmemle, hayırlı bir çok iş için adım atmış olduk.
26 Kasımda Uganda'ya yardımlarını kendileri götürmek isteyen, yardımsever arkadaşlarımıza duyuruda bulunarak buluştuk.
Bizi neler bekliyor?
Ne yapmamız gerek?
Ne tür yardımlar götürebiliriz?
Bize kişisel harcamalarımızın toplam maliyeti nedir vs.detaylı olarak tüm bilgileri aldıktan sonra ben, kızım, Mevlüdiye ablamız, Dr bey ve eşi kesin gitmeye karar verdik, biletler rezerve edildi ve sonradan yine genç bir kızımız Şimal de bize katıldı, aradan çok zaman geçmeden yine bir gencimiz Mohammed de gruba dahil oldu ve gitmemize 20 gün kala, gruba bir eş daha dahil olarak 9 kişilik bir grupla tüm hazırlıklarımızı tamamlayarak aşılar,yardımlar,vize başvuruları v.s 5 Martta gitmeye hazırdık.
Bu arada bütün dünyayı etkileyen Korana virüsü etkisini her yerde gösterirken, biz Allah rızası için yola çıkma bilinciyle tevekkül ederek, inanarak, tüm negatif söylemlere rağmen, vazgeçmeden 5 Martta kendimizin ve Hamburg'dan bir çok kişinin maddi ve eşya desteğini götürmek için Hamburg'dan 11:30 da başlayan Istanbul, (Kongo-Kigili) aktarmalı 12 saatlik uçusun ardından 6 Mart saat 3:55 de Uganda- Entebbe havaalanına indik, Corona virüsünden dolayı detaylı formlar dolduruldu ve internetten başvurduğumuz vizelerimiz pasaportlarımıza işlendi, yüklerimizi alıp çıkmamız 2 saate yakın sürdü.
Bizi Uganda'da, hatta Sudan ve bazı çevre ülkelerde de yardımlar gerçekleştiren yerel bir dernek olan Dr.beyin arkadaşı Hamid beyin başkanlığını yaptığı Humanitarian Efforts and Relief Uganda derneği çalışanları karşıladı. Entebbe'den 6:00 ya doğru haraket ettik, Kampala'daki Africana Hotele yerleştik ama kısa bir dinlenmenin ardından cuma gününün programını kaçırmamak için saat 11 de kuyu ve okul, mescit açılışı için yola koyulmamız gerekliydi. Yol yorgunluğumuz vardı lakin oldukça heyecanlıydık ki yorgunluk ve uykusuzluğumuzu hiç hissetmiyorduk.
6 MART 2020
Mevlüdiye abla ve ben odamızda hızlıca getirdiğimiz eşyalardan el çantalarımıza yerleştirdik, giderken yanımızda kolaylıkla dağıtabilelim diye ve üzerimizi değiştirip, birer kahve içmek için restaurant bölümüne gittik, kapıdan girişte baharatlı kokular bize günaydın dedi, tabii alışık olmadığımız bir kültür, biz birer kahve içip odamızda saati beklemeye başladık,10:30 da otelin lobisinde buluşup yola koyulduk.
Ilk durağımız Mawule/Kasangati Köyü Wasiko Mahallesi, Kampalaya 12 km uzaklıkta ama Kampala'da trafik o kadar yoğun ki ve Kampala dışında yolların çok bozuk olması ulaşımı zorlaştırmakta, bizim köye varmamız 1 saati bulmuştur, burada Hamburg'lu bir hayırsever beyin su kuyusunun açılışını gerçekleştirdik, köylülerin hayır dualarını alarak Bombo köyüne doğru yola devam ettik. Halk bizi sevinç içerisinde karşıladı, yeni yapılan köy mescidinde Cuma namazı edâ edildi, Imam ın bizi ve Dr.Yoldaş'ın halkı selamlama konuşması ile halktan yardım talebinde bulunanlar oldu.Yakın köylerden birinin muhtarı 40 tane yetimin yardıma ihtiyaçları olduğunu bildirdi ve iş isteyen kadınların olduğunu öğrendik, bizler de ilerleyen zamanda buna yönelik destek çalışmasında bulunabileceğimizi bildirdik.

Öğle yemeği yeni okul binasında yenildi.(geleneksel baharatlı pilav, matoke farklı bir püre,mısır unundan bazlama tarzı ekmek, et), kurbanlarımız kesildi , kadınlara ve çocuklara hediyelerimizden dağıttık,maalesef kadın, erkek, çocuk hepsi teşekkürlerini eğilerek sunuyor, sömürünün geride bıraktığı ve sanki gelenekmiş gibi devam eden boyun eyme, o küçücük çocukların, kadınların gülümsemeleri, sevinçten çığlıkları, elbette bizi de mutlu etti, gözlerimiz mutlulukların paylaşımıyla dolu dolu oldu, ama bana asıl dokunan o insanların teşekkürlerini diz çöküp boyun eymeyle göstermesi oldu, omuzlarını tutarak,başta çocuklara,insanlara "kalk !, boyun eyme ! " , demem, bir şey değiştirmese de her defasında tekrarlamamla tüm gezi boyu devam etti.
Bombo köyünden bizim için yapılan müzik ve dans gösterilerine eşlik ederek ayrıldık.



Katikamu Proper Köyü- Luwero Bölgesine ulaştık, tropik bölge, birden başlayan sağnak yağışın altında çadırlara sığınmış halkla beraber dualarla yine bir su kuyusunun açılışını yaptık, hediyeler dağıtıldı ve yola devam ettik. 3. Su kuyusunu Kasambya Köyü- Luwero bölgesinde açtık çok sevdiğim Hamburg'lu genç bir Dr. Kızımızın, arkadaşım ve Hamburg lu yardımseverlerin desteği ile açıldı ve biz kuyunun açılışını yaptık ,gönderdikleri hayırlarını kuyularının başında dağıttık, benim için de vesile olmak ayrı bir mutluluktu.




Yapımı biten okulun açılışını, konuşmaların ardından dualarla hep birlikte yaptık, öyle güzel hazırlanmışlar ki, her bir bölüm de elinde makası takdim etmek icin heyecanla hazır bekleyen bir ögrenci,yokluk içinde eğitime ne kadar önem veridiklerini görmek bizleri kat be kat sevindirdi, çünkü bu ülkeyi yeni yetişen iyi eğitim almış bir nesil daha iyiye taşıyacaktır.
Gösteri bölümüne geçildi, ana okulu sınıfı o tatlı miniklerin "we are happy, biz mutluyuz" şarkısı ile program başladı, sıradan tüm sınıf öğrencileri şarkılar söyleyerek sonrasında okul müdürü, dernek başkanı ve Dr.Mustafa Yoldaş'ın konuşmasının ardından bizlere geleneksel eşyalardan oluşan hediyeler takdim ettiler ve program bitti.
Dernek başkanı Hamid bey bizi köyüne akşam yemeğine davet etti, evdeki kadınların birlikte bizim için pişirdikleri geleneksel yemeklerden yedik, baharatlı pilav sofranın vazgeçilmezi, salata, et, tavuk, mısırr unundan ekmek, matoke,içecekler hepbirlikte bahçede kurulan sofrada köylülerle birlikte yemeklerimizi yedik, sohbetler ettik ve misafirperverlikleri için tesekkürlerimizi sunarak ayrıldık.
Otele gelmemiz trafikten dolayı yine çok uzun sürdü, otele geldiğimizde ne gün dü diye Mevlüdiye ablamızla yorum yaptık, " kısa gün de ne çok güzel paylaşım yaşadık, yorgunluğumuzu bile hissetmiyorduk " dinlenmeye çekildik, yarın gün erken başlayacaktı, uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.
8 MART 2020
Sabah kahvaltımızın ardından saat 9 da Kasese ya yola çıktık, Kampalaˋdan 370km uzaklıkta normalde 4 saatlik bir yol, lakin yollar elverişli olmayınca 7-8 saat süren bir yolculuk oldu, yol boyu yine her yer alabildiğine yeşil, yüksek bir dağ ve Musa bu dağın arkasında Ugandanın sınır komşusu Kongo Cumhuriyetinin olduğunu söylüyor, yol üzerinde bir çok maymun görüyoruz, yol da öylece yürüyorlar, bir tanesine camdan muz verip devam ediyoruz, Fort Portal bölgesinde kahve molası veriyoruz, bir cafeye oturup siparişlerimizi bekliyor, bekliyor, bekliyoruz, o kadar rahatlar ki aheste aheste salınarak yapılan servis, tabii biz fazlaca eleştiriyoruz, ama kime tın ;-)
Bütün günü neredeyse yolda geçirerek saat 18 gibi Kasese ye Müslüman Okuluna geldik, bu okulun ayrıcalığı 36 tane yetimi okulda barındırmasıydı bakımlarına ve eğitimlerine Hasena derneğinin destek olduğunu da öğrendik.Okulun bir bölümü yeni, ama kapasitesi yetmediğinden bir bölümü barakalardan oluşan sınıflardı, oyun alanlarıydı, hele yetimlerin kaldığı yatakhane on tane ranzanın yan yana sıralandığı, bir odadan oluşmaktaydı, yatakların üzerinde bir kat daha yatak vardı, muhtemelen yetmeyenler bu yataklarıda yer sererek yatmaktaydı, onlara göre belki de iyi şartlardı burası ama bizler burayı görünce çok sarsıldık, içme suyu yoktu, plastik bidonlardan(damacana) su ihtiyacı giderilmekteydi.Tuvalet, banyo bizim beklediğimiz şartlarda hiç değildi.
içimiz buruk,burada ki çocukların yemeleri için kurban kesildi, bir gün sonra pilav ve et ile çocuklara yemek ikramında bulunacaklardı.
Çocukların hepsi bahçedeki tahta banklara oturmuş sessizce bize bakıyorlar, çekingen tavırlar, olası bir merak,genç kızlarımız çocukların yanlarına gidip aralarına oturdu,önce sohbet ettiler, omuzlarını çekerek cevap vermeleri, çekinmeleri gülümsemelerini engeller bir halde...
Şimal ve Bengisu çarcabuk kurdukları diyalogla oyun oynamaya başladılar,önce Almanyadaki bir çocuk oyunu,ardından onların bir oyunu ile devam ettiler.Şimal ve Bengisuˋnun onlara yaklaşımı,sohbeti,oynaması diger ziyaret ettiğimiz yerlerde de beni etkiledi,ama burada yüreğimi sızlattı, içimden geçirdigim siz ne kadar güzel kalplisiniz,vicdan burada devreye giren en ağır duygu! Şimali çocukluğundan bu yana tanıyorum, ailesiyle de çok nadir görüşsemde tanışmamız 20 yılı aşmıştır, orada bir kez daha onları içimden yâd ettim, Allah razı olsun, böyle bir evlat yetiştirdikleri için ve yardımlarını Rabbim kabul etsin.
Hamburg´dan getirdiğimiz eşyaları araçlardan indirdik, tam akşam ezanı vakti Dr.beyin kısa bir konuşmasının ardından kızlarımız eşyaları, dağıtmaya başladı, bu defa yüzlerde tam manasıyla gülümsemeyi görmek mümkündü ve eşyalar dağıtılırken duyduğumuz ezan sesi, içimi bir ürpertiyle sarstı.
Hamburgdan gelirken valizleri bırakabilme ihtimalini düşünerek getirdiğimiz 3 valiz esyayi orada olmayan çocuklarada dağıtılması için valizleriyle birlikte okul-yurt müdürüne bıraktık, bizler de o çocuklara elimizle ulaşmanın sevinci, ama aynı zamanda eksiklerini gördüğümüz bir çok şeyin sorgulamasıyla otele yerleştik.
O kadar çok yorulduk ki yol yorğunluğu, az uyku ve açtık, otelde yatmadan geç vakit yediğimiz pizza midemizi bayram ettirdi, bu arada yol arkadaşlarımızla olan uyumlu iletişim birbirimize olan içecek,yemek jestleriyle devam ediyor, güzel olan verdiğini unutup, aldığının hatrının bilincinde olan iyi niyetli insanların birlikte olması, aynı amaç için yola çıkınca, niyet Allah rızası için olunca, yapılan küçük jestlerle, Mevlüdiye ablamızın hoş konusmaları ve Dr.beyin takılmaları ile ortam güzelleşiyor. Bu kadar yol katedince, buraya yakın Quenn Elizabeth Doğal Parkını görmek için sabah saat 6 da safari turuna katılacağız, biraz dinlenmek gerek...
9 MART 2020
Saatimiz 5:00 i gösterirken akşamdan hazırladığımız çantalarımızla otelden çıkışımızı yapıp saat 6:00 da bizi almaya gelen safari aracına yerleştik,sabah erken çıkmamızın nedeni, doğal yaşam alanı olan parkdaki hayvanları sabah görebilme şansımızın fazla olmasından dolayıydı, tahmini 30 dk. sonra Parkın sınırlarına girdik, hemen bir fil sürüsünü gördük, biraz daha ilerleyince park giriş ödememizi yapıp, içeride araçla engebeli yollarda gezindik durduk.
Üstü açılan safari minibüsünden kimi zaman oturarak, kimi zaman kafalarımız dışarda hayvanları görebilmek için bir bekleyişe girdik, o kadar yorgunduk ki inanın aracın sallamasi bazen beşik gibi geldi ve içimizin geçtigi oldu, ara sıra gördüğümüz hayvanlar(geyik,leopar,bufalo,suaygırı,fil) ve sonrasında pasif haldeki bir volkanın üzerinden elde edilen doğal tuz üretimini gördük.
Parktan saat 11 civarı ayrıldık, ama kahvaltı yapmadan çıkmış olmamız bizi daha bir bitap hale düşürdü. Bot turuyla devam edecektik saat 12 gibi George gölünde bot turuna çıktık, yine bolca suaygırı gördükten sonra saat 14 civarı nihayet kahvaltı yerine öğlen yemeği yemek için bir restoranta gittik.
Göl kenarında güzel bir manzarası olan restorantta çoğumuz leziz taze gölbalığı yiyerek, manzaranın tadını çıkararak kendimize geldik.
Hazırlanıp Mbarara kentine geçtik, 3 saat yolcukuktan sonra akşam saatlerinde konaklama için Agip otele yerleştik, meyve suları ile güzel bir karşılama bizi ferahlattı.
Yardımlarını ulaştırdığım arkadaşlara gönderdiğim fotograf ve videolardan sonra yazışmalarımız devam etti. Çocukların zor yaşam koşullarını gören M.Ö arkadaşım, ben bu yetimhane ve okuldaki çocukların hayatî ihtiyaç olan suya kavuşmaları için elimden gelen maddi desteği sağlayacağım demesi, beni ve Mevlüdiye ablayı o kadar mutlu ettiki, olmasa da, gerçekleşmese de niyetin güzelliği yeterdi, Allahım ne güzel insanlar vardı yakınımda, çevrelerine, dünyaya iyilik, mutluluk dağıtabilen. Iyi bir dinlenme ve uykunun ardından sabah erkenden yola çıkacaktık.
10 MART 2020
Sabah kahvaltımızın ardından Kampala'ya dönmek için yine yollardaydık, son senelerde Türkiye'ye gitmenin haricinde, hiç bu kadar uzun araçla yolculuk yapmamıştım, ne meşakâtli bir seyahat...
Dönüşte ilk uğrak yerimiz Dünyanin 0 noktası Equator du 4 saat yol aldık ve 0 noktasına gelip hatıra fotografı çekilip kuzey, güney ve 0 noktası testini görüp ağaçlandırma yapılacak köye doğru 2 saat gibi yol aldık.
Equator çizgisi bu ülkenin ortasından geçtigi için ülkenin hava sıcaklığı genelde aynı derecelerde ve tropik bir iklime sahip . Kabasanda - Butambala köyüne vardık ve Mpanga-Umea Okulunun bahçesine geldiğimizde çocuklar bizleri bekliyorlardı.
O kadar çok çocuk vardı ki ve bizim hediyelerimiz bitmişti, sadece bir torba şeker kalmıştı, eyvah elimiz boş gelmiş gibi oldu, önce hep birlikte şarkılar söylendi, oyunlar oynandı ve müdürden şekerleri dağıtması için yardım istedik, biz dağıtmaya başlarsak üstesinden gelemezdik, Müdür ve Hamid bey çocukları tek sıraya dizdi, küçük şekerleri tek tek dağıttı, yetmez diye düşünülürken, şekerler yetti de arttı bile, Rabbim bereketini verdi, diğer hayırlarda da olduğu gibi son güne kadar vermekle tükenmedi.Şekeri bilmeyen çocuklar var bu ülkede, verdiğimiz şekeri açmadan naylon folyesi ile ağzında sorarak tadını almaya çalışan çocukları gördük. Son Kurbanda burada kesildikten sonra ağaçlandırma için bahçeye hepbirlikte geçtik, çok azının ayağında ayakkabı vardı, biz terliklerle yürürken dikenler batarken o küçük ayaklar, dikenlerin üstünde ayakları kanayarak yürüyordu, çok üzüldük ve oradaki ögrencilere Ramazan bayramında bir ayakkabı ile bayramlık sözü verdik inşallah en yakın zamanda toparlayıp Ramazan bayramında oradaki çocukların mutluluğuna vesile olacağız.
Ağaçların dikimini yaptık, "balık yemeyi değil , balık tutmayı da ögretmek gerek" düşüncesindeydik, dikilen meyve ağaçlarının verim vermeye başladıklarında hem yemeleri, hem de aile bütçelerini destekleyebilmeleri için bir olanaktı.Buradaki toprak ve iklim o kadar elverişli ki dikilen ağaclar kısa sürede verimini veriyormuş. Ağaçlandırmayı tamamlayıp, çocukların dans ve müzik gösterilerinin ardından Kampala'ya otelimize doğru yola çıktık.Yine akşam saatlerinde otele vardık ve eşyalarımızı yerleştirdik, sabah otelden ayrılacaktık.Hızla geçen dolu dolu 5 gün, her bir saniyesi bile çok kıymetli !
11 MART
2020 Şahsi eşyalarımın yer aldığı bir trolly, 2 büyük,1 küçük valiz, 3 spor çantası ile geldiğim Uganda'dan boş 2 valiz,1 trolly ile dönüyordum, bir valizin içine trolly i yerleştirdim, diğerinede avokadoları ve bugün alacak olduğum ananasları yerleştirecektim, eşyalarımızı otelin depo bölümüne akşam almak için teslim ettik. Sabah 8:30 da Türkiye Cumhuriyeti Uganda Büyükelçiliğine gitmek için hazırdık, 9 da bizi büyükelçimiz kabul edecekti. Türk Bayrağının dalgalandığı Uganda'da Türk toprakları olan, özel mülkiyet Türkiye Büyükelçiliginde olmak bizleri onurlandırdı.Büyükelçimizin misafirperverligi, karşılıklı bilgi alış-verişinin ardından grup fotografı çekilerek ayrıldık.Ülkemiz de Uganda'da sürdürülebilirlik adına çalışmalar başlatmışlar, halkin beklentiden çıkıp çalışmaya teşvikini arttırma çabasını gösteriyorlar, tabii ihtiyacı olanlara yardımlarda da bulunduklarını bildirdi. En çok ilgimi çeken ve hoşuma giden kadınlara dikiş öğretilerek, tekstil alanında çalışıp para kazanmalarını sağlamaları oldu, bizler de belki kardeş proje kapsamında destek olabiliriz, neler yapılabilir diye kafa yormaya başladım bile, inşallah güzel şeyler olur.
Bugün Ugandada son günümüz 40 km uzaklıkta Jinja' ya, Nil nehrinin kaynağını görmeye gidecektik.11:30da yola çıktık, 3 saatte kestirim, az trafik olan yerleri tercih ederek geldik.Kısa bir gezinti olacaktı, girişte grup pazarlığı yapılarak Nil Park alanına girdik, burada da Quenn Elisabeth Parkında oldugu gibi giriş fiyatları farklı katagorilere ayrılmış ,Ugandalı, Afrikalı ve turist olmak üzere 3farklı fiyat en kazığıda turiste tabii ki.
Parkın içinde bir de bot pazarlığına girdik,o da halledildi,Viktoria gölünde 30 dk. lık gezinti, Nil nehrinin tam kaynağının olduğu noktaya gidiş biraz fotograf arası 45 dk.sonunda yine karadayız, onca yolu geldik ama değdi, boşuna demiyoruz gezi boyu hep yollardaydık😊
Dönüş yolunda aileme ve arkadaslarıma çok leziz ananaslardan aldım, kızım şeker kamışı aldı ve minik patlıcanlardan 1 kg aldım, zaten valizler boştu.
Son olarak pazara ugradık, kızım arkadaşlarına hediyelikler aldı, ben de minik figürler ve şal aldım kendime, satıcı kadının 30,-€luk satış neşesi ona dans ettirdi.
Akşam yemeğine Üniversite Hocasının evine davetliydik, yine Dr.Yoldaşın edindiği güzel dostlarının bize gösterdikleri misafirperverlik. Geç saatte misafir olduğumuz evde akşam yemeğimizi yedik, ayrılırken bize hediyelerini sundular ve açılışını yaptığımız okulda verilen hediyeleri de o gün diğer hediyelerle birlikte verdiler, ellerimizde afrika davulları, süpürgeler ve kendi aldığımız eşyalarla saat 23 gibi otele gelip valizlerimize son yerleştirmeleri yaptık üstümüzü hızlıca değiştirip, saat 24:00 de Entebbe Havaalanına yola çıktık, uçağımız saat 4:55de ama bizim havaalanına varmamız en az 1 saatti.
12 MART 2020
Saat 1:30 gözümden uyku akıyor, yol boyu ara ara içim geçse de herşeyi duyuyorum,oldukça yorgun ama dirençle son çabamı gösteriyorum. Saat 2:00 Entebbe Havaalanindayız, zor bir veda, Musa, Ahmed ve Hasim e veda ediyoruz,biz yorulduk ama onlarda bizimle,hatta bizden daha cok yoruldular ki şoförümüz Musa sabah saat 6 da yine iş için yolda olacağını söyledi. O kadar alıştık ki sabah,akşam hep bir arada olduk, aile gibi, Musa kızıma "sen benim 6.kızımsın demeye başladı " hepsi birbirinden iyi, özel insanlar, sarmaş dolaş yine gelin,yine geleceğiz diyerek ayrıldık. Nasipse,inşallah yeniden gitme niyetindeyiz...
Uçak için check in yaptık, valizlerimizi verdik. Istanbul aktarmalı Hamburg uçuşumuzu sağlıkla gerçekleştirdik. 12 Mart saaat 16 gibi Hamburg havaalanına toplamda 10 saat uçuşun ardından indik. Neredeyse 2 güne yakın bir süre doğru düzgün uyumadan, ayaklarımızı uzatıp dinlenemeden, aşırı yorucu,meşâketli, maneviyatımızı en derinden etkileleyen bir seyahati, güzel duygularla bitirmenin verdiği haz ile hepimiz birbirimizlen helalleşerek evlerimize doğru ayrıldık. Bu seyahati gerçekleştirmemize, güzel deneyimler ve güzel insanlar tanımamıza, insanlara yardım elimizi uzatmamıza vesile olan Dr.Mustafa Yoldaş'a şahsım ve grup arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.
Bu seyahatin amacını kavrayarak, zor şartları olacağını bildikleri halde yola çıkan, seyahat boyunca asla gocunmadan girdikleri her ortama ayak uyduran, o güzel yürekli, vicdanlı gençlere teşekkür ediyorum,sayılarınızın artmasını diliyorum. Günümüzde çoğu genç modern yaşantısını bir kenara koyup Ata toprağı köyüne bile gitmezken, bu gençlerin bizimle yol boyu uyum içinde olması beni gururlandırdı.Teşekkürler Şimal, Mohammed, Bengisu iyi ki varsınız !
68 yaşında maşallah dediğimiz Mevlüdiye abla, ben yoruldum ama o yorulmadı, Allah her iki dünya da saadet versin, yolun hep iyilik ve güzelliğe çıksın, Allah razı olsun. Diğer yol arkadaşlarımızdan da Allah razı olsun.
Uganda Büyük Elçimizin de söylediğini şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.Bizler o insanlara yardım edip, mutlu olmaları için dokunduğumuzu sanıyorduk, lakin asıl onların bana, bizlere dokunduğunu çok daha iyi anlıyorum.
Ve o dokunus ben de çok derin izler bıraktı, bugünden sonra daha çok sorgulayacaklarım var...
Her zaman aza kanaat etmeyi bilen, elimdeki ile yetinen, varlığında, yokluğunda bilincinde olan, önce sağlığın kıymetini bilen, huzûli harcamalarda bulunmayan, etrafıma yararlı insan olma çabası gösteren bir kadın, anne, insan iken bundan sonra orada ki insanlar için, daha ne yapabilirim diye harekete geçecegim !
Insanlığın kanayan yarasını kanatmamak için , aksine bu yarayı sarabilmek için çevremdeki yakınlarım ve yardımsever insanlarla neler yapabiliriz diye uğrasacağım.
Biliyoruz ki bizlerin de o yarayı uzaktan uzağa tırmıklayıp kanatmada payımız var, emperyalist, sömürü ülkeleri Afrikayı yüzyıllarca sömürdü, halen de sömürmekte, gelin o çocukların eğitimine, insanlara iş olanakları sağlanmasına destek olacak projeler üretilmesine destek olalım.
Ihtiyacımızdan fazlasını tüketmeyelim, doyumsuzluk had safhada, önce kendimizden, sonra ailemizden başlayalım, inanin her ay 20,-€ yu çok rahat biriktirebiliriz ve bu para ile neredeyse bir aile geçinebilir. Beklenti içinde, tembel, çalısmadan yaşamalarını ben de istemem, o nedenle güzel projeler gerçekleşmesini sağlayabiliriz, yatırımlara açık CENNET bir ülke ve yatırım boşlukları çok, belki de Avrupadan yatırımcıları teşvik edebiliriz. Bir kişinin günlük kazancının 0,50 cent olduğu bir ülkede ki, çoğu insan o 50 cente bile hasret, cennet gibi bir ülke de cehennemi yaşayan insanların var olduğunu görmek, bilmek her şeyden kötü... Insanlığın yok olmadığını, duyarlı, yardımsever insanların var olduğunu biliyorum, ama daha çoğalmamız gerek ! Son zamanlarda en çok ihtiyacımız olan sabır, umut ve sağlık temeniilerimle Uganda günlüğümü bitiriyorum...
Hayatım da ayrı bir yeri olan, kendimce vicdan muhakemesi yaptığım,güzel insanlar tanıdığım bu seyahati ve yol arkadaşlarımı hep güzelliklerle hatırlayacağım
Güzel, sağlıklı yarınlarda birlikte olmak dileğiyle...
Sevgiyle hoşca kalın...
Bu defa başka, bambaşkaydı seyahatimizin nedeni !
Amaç yeni bir ülke, şehir tanımak değil, yoksulluk içerisinde ki insanlara özellikle, çocuklara, minicikte olsa dokunabilmekti, niyetimiz de yardım edebilmek vardı...
Iki yıl önce doktorumuz Mustafa Yoldaş'ın yine bir Uganda seyahatinin ardından sohbetimiz esnasında ortaya çıkan davetti...
2000 yılında o güne değin Kurban kesiminin hiç yapılmadığı, gidilmemiş bir ülke olan Uganda'ya 460 kurban yardımı ile kestikleri kurbanların dağıtımını yapıp, edindikleri güzel arkadaşlıkların günümüze kadar gelmesi, dostluğa dönüşen arkadaşı Hamid beyin daveti ile 2018 yılında okul ve yetimhaneyi gezerken adlarına açılan kuyunun olduğu köydeki viran, harabe okulun tadilat masraflarını önce arkadaşı ile kişişel olarak başlatıp, sonra Hasane derneği ile kardeş köy okulu olarak tadilatını başlattıklarını anlatması, benim de "haberimiz olsaydı, ben ve çevremdeki arkadaşlarım da yardımcı olurduk" sözümün ardından, kendisinin "geç değil, devam ediyor, hatta dilerseniz birlikte gidebiliriz, yardımlarınızı kendi elinizle teslim edersiniz" davetiyle ve Mevlüdiye teyzemizin "Tevide ben Afrika da kuyu açtırmak istiyorum, nasıl yaparım, yardımcı olabilir misin? " demesi üzerine 2019 ekim ayında Dr. beye gitmek istediğimizi bildirmemle, hayırlı bir çok iş için adım atmış olduk.
26 Kasımda Uganda'ya yardımlarını kendileri götürmek isteyen, yardımsever arkadaşlarımıza duyuruda bulunarak buluştuk.
Bizi neler bekliyor?
Ne yapmamız gerek?
Ne tür yardımlar götürebiliriz?
Bize kişisel harcamalarımızın toplam maliyeti nedir vs.detaylı olarak tüm bilgileri aldıktan sonra ben, kızım, Mevlüdiye ablamız, Dr bey ve eşi kesin gitmeye karar verdik, biletler rezerve edildi ve sonradan yine genç bir kızımız Şimal de bize katıldı, aradan çok zaman geçmeden yine bir gencimiz Mohammed de gruba dahil oldu ve gitmemize 20 gün kala, gruba bir eş daha dahil olarak 9 kişilik bir grupla tüm hazırlıklarımızı tamamlayarak aşılar,yardımlar,vize başvuruları v.s 5 Martta gitmeye hazırdık.
Bu arada bütün dünyayı etkileyen Korana virüsü etkisini her yerde gösterirken, biz Allah rızası için yola çıkma bilinciyle tevekkül ederek, inanarak, tüm negatif söylemlere rağmen, vazgeçmeden 5 Martta kendimizin ve Hamburg'dan bir çok kişinin maddi ve eşya desteğini götürmek için Hamburg'dan 11:30 da başlayan Istanbul, (Kongo-Kigili) aktarmalı 12 saatlik uçusun ardından 6 Mart saat 3:55 de Uganda- Entebbe havaalanına indik, Corona virüsünden dolayı detaylı formlar dolduruldu ve internetten başvurduğumuz vizelerimiz pasaportlarımıza işlendi, yüklerimizi alıp çıkmamız 2 saate yakın sürdü.
Bizi Uganda'da, hatta Sudan ve bazı çevre ülkelerde de yardımlar gerçekleştiren yerel bir dernek olan Dr.beyin arkadaşı Hamid beyin başkanlığını yaptığı Humanitarian Efforts and Relief Uganda derneği çalışanları karşıladı. Entebbe'den 6:00 ya doğru haraket ettik, Kampala'daki Africana Hotele yerleştik ama kısa bir dinlenmenin ardından cuma gününün programını kaçırmamak için saat 11 de kuyu ve okul, mescit açılışı için yola koyulmamız gerekliydi. Yol yorgunluğumuz vardı lakin oldukça heyecanlıydık ki yorgunluk ve uykusuzluğumuzu hiç hissetmiyorduk.
6 MART 2020
Mevlüdiye abla ve ben odamızda hızlıca getirdiğimiz eşyalardan el çantalarımıza yerleştirdik, giderken yanımızda kolaylıkla dağıtabilelim diye ve üzerimizi değiştirip, birer kahve içmek için restaurant bölümüne gittik, kapıdan girişte baharatlı kokular bize günaydın dedi, tabii alışık olmadığımız bir kültür, biz birer kahve içip odamızda saati beklemeye başladık,10:30 da otelin lobisinde buluşup yola koyulduk.
Ilk durağımız Mawule/Kasangati Köyü Wasiko Mahallesi, Kampalaya 12 km uzaklıkta ama Kampala'da trafik o kadar yoğun ki ve Kampala dışında yolların çok bozuk olması ulaşımı zorlaştırmakta, bizim köye varmamız 1 saati bulmuştur, burada Hamburg'lu bir hayırsever beyin su kuyusunun açılışını gerçekleştirdik, köylülerin hayır dualarını alarak Bombo köyüne doğru yola devam ettik. Halk bizi sevinç içerisinde karşıladı, yeni yapılan köy mescidinde Cuma namazı edâ edildi, Imam ın bizi ve Dr.Yoldaş'ın halkı selamlama konuşması ile halktan yardım talebinde bulunanlar oldu.Yakın köylerden birinin muhtarı 40 tane yetimin yardıma ihtiyaçları olduğunu bildirdi ve iş isteyen kadınların olduğunu öğrendik, bizler de ilerleyen zamanda buna yönelik destek çalışmasında bulunabileceğimizi bildirdik.

Öğle yemeği yeni okul binasında yenildi.(geleneksel baharatlı pilav, matoke farklı bir püre,mısır unundan bazlama tarzı ekmek, et), kurbanlarımız kesildi , kadınlara ve çocuklara hediyelerimizden dağıttık,maalesef kadın, erkek, çocuk hepsi teşekkürlerini eğilerek sunuyor, sömürünün geride bıraktığı ve sanki gelenekmiş gibi devam eden boyun eyme, o küçücük çocukların, kadınların gülümsemeleri, sevinçten çığlıkları, elbette bizi de mutlu etti, gözlerimiz mutlulukların paylaşımıyla dolu dolu oldu, ama bana asıl dokunan o insanların teşekkürlerini diz çöküp boyun eymeyle göstermesi oldu, omuzlarını tutarak,başta çocuklara,insanlara "kalk !, boyun eyme ! " , demem, bir şey değiştirmese de her defasında tekrarlamamla tüm gezi boyu devam etti.
Bombo köyünden bizim için yapılan müzik ve dans gösterilerine eşlik ederek ayrıldık.



Katikamu Proper Köyü- Luwero Bölgesine ulaştık, tropik bölge, birden başlayan sağnak yağışın altında çadırlara sığınmış halkla beraber dualarla yine bir su kuyusunun açılışını yaptık, hediyeler dağıtıldı ve yola devam ettik. 3. Su kuyusunu Kasambya Köyü- Luwero bölgesinde açtık çok sevdiğim Hamburg'lu genç bir Dr. Kızımızın, arkadaşım ve Hamburg lu yardımseverlerin desteği ile açıldı ve biz kuyunun açılışını yaptık ,gönderdikleri hayırlarını kuyularının başında dağıttık, benim için de vesile olmak ayrı bir mutluluktu.


Otele dönme vakti geldi ve birinci günü bitirdik, yoğun trafik ve yolların bozuk olması nedeniyle otele saat 20:00 civarı vardık, yaşadıklarımızın ve cumartesi gününün programını istişare ettik, odalarımıza çekildik.
7 MART 2020
Sabah erkenden 8:00 de heyecanla yola koyulduk, biz 4 kişi yine Musa'nın kullandığı araçla, diğer 5 arkadaşımız da Ahmet'in kullandığı minibüsle 4.Su kuyusunun açılışını yapmak için araçlara bindik, hediyelerimiz yine bagaja yerleştirildi, Kalamba C Köyü- Butambala mahallesinde yol üzerinde durduk, Mevlüdiye abla "ben hep böyle bir yerde su kuyusu açılsın isterdim" dedi, kızımın levhayı okuması ile , "Mevlüdiye teyze, bu kuyu senin" demesiyle kadının sevinci bin kat daha arttırdı.
Getirdiği eşyaları, oyuncakları, takıları, hayırlarını kuyusunun başında kendi eliyle dağıtmanın ve tam da ihtiyacı olan insanlara eliyle vermenin, insanların sevinçlerini attığı çığlıklarla göstermeleri, yüzlerindeki mutluluğu görmenin huzurunu, mutluluğunu kalbimizin en derinlerin de hissettik.

Yola devam etme zamanı...
Köyler belki birbirine çok uzak değil ama, yolların bozuk olması, toprak yollar ulaşımı zorlaştırıyor, zor da olsa, uzunda olsa çıktık bu yola diyerek bugün 2.su kuyusunun açılışını Kalamba A köyü - Butambala bölgesinde bizimle birlikte Hamburg 'dan kendi kuyularının açılışını ve yardımlarını dağıtmaya gelen eş dualarla gerçekleştirdiler.
Köy halkının açılan su kuyusundan ve dağıtılan yardımlardan dolayı teşekkürlerini, ağaçtan topladıkları avakadoları bize hediye ederek göstermeleri, bizleri daha da duygulandıdı.
Günü neredeyse yarıladık ve yol boyu kendimizce sorguladığımız bu kadar yeşil, toprağı verimli, iklimi güzel bir ülkede neden halen bu kadar fakirlik olur?
Bu insanlar yapmayımı bilmiyor, olanakları mı yok, tembeller mi?
Sorularıyla geçen yolculuğumuz ve bizlerin varlığın içinde, lüks içinde, doyumsuz yaşantımız, yine de mutsuz olan bir toplum, insanlık ve yine biz, insanlık nereye gidiyor?
Soruları ve kendimizce cevap ürettiğimiz, ders çıkarttığımız yaşantılar...
Takıldığımız da soförümüz Musa'ya sormamız, bir kişinin günlük kazancı,bir öğretmen maaşı, bir ailenin aylık harcaması vs...
Biz sohbet ederken bir de baktık gelmişiz, Elife teyzenin su kuyusunun olduğu yere Kyenvunikidde - Bongole köyü Mityana mahallesindeyiz.
Aynı araçta yolculuk ettiğimiz, başlarda çekingen mizacı ile pek konuşmayan pırıl pırıl bir genç olan üniversite öğrencisi Mohammed anneannesinin ve ailesinin adına su kuyusunun dualarla açılışını yaptı, getirdiği eşyaları dağıttı, bu kuyu kasımdan bu yana kazma işlemi tamamlanan 6.su kuyusuydu.
Hamburg'dan bir çok hayırseverin, ben de varım diyerek, kişisel yada gruplarla destek olarak sayısı toplamda ona çıkan tamamlanmış su kuyularının sonuncusuydusu, ama henüz tamamlanmayan 4 su kuyusu daha var, ama biz orada iken kazımı tamamlanamadı, inşallah yakın zamanda o kuyularında açılışı yapılarak, insanların en önemli ihtiyaçları olan suya kavuşmalarını göreceğiz.
Köylüler bizlerle ilgilenirken ben kalabalıktan ayrılıp en yakın eve doğru ilerledim, sesimi yükselterek "kimse yok mu?" diye seslendim, yeşil içinde kerpiç bir bina, tahtaları aralıklı çakarak yaptıkları kapı açık, biraz tedirgin içeriye doğru kafamı uzatıp yine seslendim, kimse yok, oda halı niyetine yerde serili olan naylon bir örtü,yerde duran bir kaç oyuncak,yine yerdeki kiyafetler, tam kapanmamış dışarıya doğru kıyafetlertin sarktığı bir valiz, su bidonlarının durduğu bir bölüm,sanırım burayı yıkanmak için kullanıyorlar, ne lavabo,ne duş bölümü var, sadece yerin toprak olduğunu fark ediyorum, işte bu insanların yaşadığı ev.
Sadece bir oda, ne bir halı, ne bir minder, ne bir koltuk, ne bir yatak hiç biri yok ve buradaki insanlar ellerinde olmayanla mutlular !
YA BIZ !
Içim sızlayarak ayrıldım, gitme zamanı gelmişti.
Günün programına devam etmek için araçlara binerek köyden ayrıldık, Mityanaˋya bağlı Kikuutaˋ ya Dr.beyin kardeş Ülkede kişisel başlattığı sonrasında bir çok hayırseverin desteğiyle tamamlanan Okulun açılışı yapılacaktı.
Yolumuz uzun, yine engebeli yollardan geçerek, biraz da yolumuzu şaşırarak yol katettik, kısa bir ara verdik(tahminime göre Katabiraˋda) yol üzerinde bir Camii de namazlar edâ edildikten sonra yola devam edecektik.
Camii nin karşısında kucağında henüz 6-7 aylık görünen bir bebekle duran kadın gözüme çarptı, yanına gittim, bebeğini kucaklayıp sevdim, o kadar tatli ki ve sıra sıra birer göz odadan oluşan yapının içinde en fazla 8 metrekarelik bir odada yine hiç eşyasız yaşayayan bir kadın ve bu kadın oldukça mutsuzdu ,o kadar ki kucağımda iyice sarılmış olan bebeğini geri vermek isteyince, almak istemeyecek kadar, çaresiz, perişan ve mutsuz...
HAMBURGDAKI HAYIRSEVER KADINLARIMIZIN gönderdiği yardım paralarını Uganda chillingine çevirdim ve özellikle kadınlara kısa bir dönemde olsa 3-5 ay geçimine destek olacak meblagları böyle gördüğüm insanların ellerine verdim, Allah hepsinden razi olsun.
Bu anne de şükran duygusunu yine boyun eyerek gösterdi, biz o insanlara dokunduk, belki kısa bir zaman yaralarını sardık, ama şu an bu yazıyı yazarken yine gözlerim buğulanıyor, asıl onlar bizim kalbimize öyle bir dokunmuşlar ki, bu duygu ben de bir ömür var olacaktır.
Toparlanıp ayrıldık, 10 dk.ka kadar yol aldık, önümüzde bir grup motosikletli bizi bekliyor, karşılama korteji, önümüz sıra motosikle üzerinde hareketler çekerek, kornolara basarak, bize köyün içine kadar eşlik ettiler ve biz köye yaklaştıkça davul sesleri yükseliyordu, biz de heyecanlanmaya başladık, yol üzerinde indik, bütün ögrenciler,köylüler karşılamaya gelmişler,davullar,müzikler eşliginde köye hepbirlikte dans ederek girdik, muhteşem bir görüntü,hepimiz gülüyor ve hepimiz mutluyduk.

Yapımı biten okulun açılışını, konuşmaların ardından dualarla hep birlikte yaptık, öyle güzel hazırlanmışlar ki, her bir bölüm de elinde makası takdim etmek icin heyecanla hazır bekleyen bir ögrenci,yokluk içinde eğitime ne kadar önem veridiklerini görmek bizleri kat be kat sevindirdi, çünkü bu ülkeyi yeni yetişen iyi eğitim almış bir nesil daha iyiye taşıyacaktır.
Gösteri bölümüne geçildi, ana okulu sınıfı o tatlı miniklerin "we are happy, biz mutluyuz" şarkısı ile program başladı, sıradan tüm sınıf öğrencileri şarkılar söyleyerek sonrasında okul müdürü, dernek başkanı ve Dr.Mustafa Yoldaş'ın konuşmasının ardından bizlere geleneksel eşyalardan oluşan hediyeler takdim ettiler ve program bitti.
Dernek başkanı Hamid bey bizi köyüne akşam yemeğine davet etti, evdeki kadınların birlikte bizim için pişirdikleri geleneksel yemeklerden yedik, baharatlı pilav sofranın vazgeçilmezi, salata, et, tavuk, mısırr unundan ekmek, matoke,içecekler hepbirlikte bahçede kurulan sofrada köylülerle birlikte yemeklerimizi yedik, sohbetler ettik ve misafirperverlikleri için tesekkürlerimizi sunarak ayrıldık.
Otele gelmemiz trafikten dolayı yine çok uzun sürdü, otele geldiğimizde ne gün dü diye Mevlüdiye ablamızla yorum yaptık, " kısa gün de ne çok güzel paylaşım yaşadık, yorgunluğumuzu bile hissetmiyorduk " dinlenmeye çekildik, yarın gün erken başlayacaktı, uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.
8 MART 2020
Sabah kahvaltımızın ardından saat 9 da Kasese ya yola çıktık, Kampalaˋdan 370km uzaklıkta normalde 4 saatlik bir yol, lakin yollar elverişli olmayınca 7-8 saat süren bir yolculuk oldu, yol boyu yine her yer alabildiğine yeşil, yüksek bir dağ ve Musa bu dağın arkasında Ugandanın sınır komşusu Kongo Cumhuriyetinin olduğunu söylüyor, yol üzerinde bir çok maymun görüyoruz, yol da öylece yürüyorlar, bir tanesine camdan muz verip devam ediyoruz, Fort Portal bölgesinde kahve molası veriyoruz, bir cafeye oturup siparişlerimizi bekliyor, bekliyor, bekliyoruz, o kadar rahatlar ki aheste aheste salınarak yapılan servis, tabii biz fazlaca eleştiriyoruz, ama kime tın ;-)
Şimal ve Bengisu çarcabuk kurdukları diyalogla oyun oynamaya başladılar,önce Almanyadaki bir çocuk oyunu,ardından onların bir oyunu ile devam ettiler.Şimal ve Bengisuˋnun onlara yaklaşımı,sohbeti,oynaması diger ziyaret ettiğimiz yerlerde de beni etkiledi,ama burada yüreğimi sızlattı, içimden geçirdigim siz ne kadar güzel kalplisiniz,vicdan burada devreye giren en ağır duygu! Şimali çocukluğundan bu yana tanıyorum, ailesiyle de çok nadir görüşsemde tanışmamız 20 yılı aşmıştır, orada bir kez daha onları içimden yâd ettim, Allah razı olsun, böyle bir evlat yetiştirdikleri için ve yardımlarını Rabbim kabul etsin.
Hamburg´dan getirdiğimiz eşyaları araçlardan indirdik, tam akşam ezanı vakti Dr.beyin kısa bir konuşmasının ardından kızlarımız eşyaları, dağıtmaya başladı, bu defa yüzlerde tam manasıyla gülümsemeyi görmek mümkündü ve eşyalar dağıtılırken duyduğumuz ezan sesi, içimi bir ürpertiyle sarstı.
Hamburgdan gelirken valizleri bırakabilme ihtimalini düşünerek getirdiğimiz 3 valiz esyayi orada olmayan çocuklarada dağıtılması için valizleriyle birlikte okul-yurt müdürüne bıraktık, bizler de o çocuklara elimizle ulaşmanın sevinci, ama aynı zamanda eksiklerini gördüğümüz bir çok şeyin sorgulamasıyla otele yerleştik.
O kadar çok yorulduk ki yol yorğunluğu, az uyku ve açtık, otelde yatmadan geç vakit yediğimiz pizza midemizi bayram ettirdi, bu arada yol arkadaşlarımızla olan uyumlu iletişim birbirimize olan içecek,yemek jestleriyle devam ediyor, güzel olan verdiğini unutup, aldığının hatrının bilincinde olan iyi niyetli insanların birlikte olması, aynı amaç için yola çıkınca, niyet Allah rızası için olunca, yapılan küçük jestlerle, Mevlüdiye ablamızın hoş konusmaları ve Dr.beyin takılmaları ile ortam güzelleşiyor. Bu kadar yol katedince, buraya yakın Quenn Elizabeth Doğal Parkını görmek için sabah saat 6 da safari turuna katılacağız, biraz dinlenmek gerek...
9 MART 2020
Saatimiz 5:00 i gösterirken akşamdan hazırladığımız çantalarımızla otelden çıkışımızı yapıp saat 6:00 da bizi almaya gelen safari aracına yerleştik,sabah erken çıkmamızın nedeni, doğal yaşam alanı olan parkdaki hayvanları sabah görebilme şansımızın fazla olmasından dolayıydı, tahmini 30 dk. sonra Parkın sınırlarına girdik, hemen bir fil sürüsünü gördük, biraz daha ilerleyince park giriş ödememizi yapıp, içeride araçla engebeli yollarda gezindik durduk.
Üstü açılan safari minibüsünden kimi zaman oturarak, kimi zaman kafalarımız dışarda hayvanları görebilmek için bir bekleyişe girdik, o kadar yorgunduk ki inanın aracın sallamasi bazen beşik gibi geldi ve içimizin geçtigi oldu, ara sıra gördüğümüz hayvanlar(geyik,leopar,bufalo,suaygırı,fil) ve sonrasında pasif haldeki bir volkanın üzerinden elde edilen doğal tuz üretimini gördük.
Parktan saat 11 civarı ayrıldık, ama kahvaltı yapmadan çıkmış olmamız bizi daha bir bitap hale düşürdü. Bot turuyla devam edecektik saat 12 gibi George gölünde bot turuna çıktık, yine bolca suaygırı gördükten sonra saat 14 civarı nihayet kahvaltı yerine öğlen yemeği yemek için bir restoranta gittik.
Göl kenarında güzel bir manzarası olan restorantta çoğumuz leziz taze gölbalığı yiyerek, manzaranın tadını çıkararak kendimize geldik.
Hazırlanıp Mbarara kentine geçtik, 3 saat yolcukuktan sonra akşam saatlerinde konaklama için Agip otele yerleştik, meyve suları ile güzel bir karşılama bizi ferahlattı.
Yardımlarını ulaştırdığım arkadaşlara gönderdiğim fotograf ve videolardan sonra yazışmalarımız devam etti. Çocukların zor yaşam koşullarını gören M.Ö arkadaşım, ben bu yetimhane ve okuldaki çocukların hayatî ihtiyaç olan suya kavuşmaları için elimden gelen maddi desteği sağlayacağım demesi, beni ve Mevlüdiye ablayı o kadar mutlu ettiki, olmasa da, gerçekleşmese de niyetin güzelliği yeterdi, Allahım ne güzel insanlar vardı yakınımda, çevrelerine, dünyaya iyilik, mutluluk dağıtabilen. Iyi bir dinlenme ve uykunun ardından sabah erkenden yola çıkacaktık.
10 MART 2020
Sabah kahvaltımızın ardından Kampala'ya dönmek için yine yollardaydık, son senelerde Türkiye'ye gitmenin haricinde, hiç bu kadar uzun araçla yolculuk yapmamıştım, ne meşakâtli bir seyahat...
Dönüşte ilk uğrak yerimiz Dünyanin 0 noktası Equator du 4 saat yol aldık ve 0 noktasına gelip hatıra fotografı çekilip kuzey, güney ve 0 noktası testini görüp ağaçlandırma yapılacak köye doğru 2 saat gibi yol aldık.
Equator çizgisi bu ülkenin ortasından geçtigi için ülkenin hava sıcaklığı genelde aynı derecelerde ve tropik bir iklime sahip . Kabasanda - Butambala köyüne vardık ve Mpanga-Umea Okulunun bahçesine geldiğimizde çocuklar bizleri bekliyorlardı.
O kadar çok çocuk vardı ki ve bizim hediyelerimiz bitmişti, sadece bir torba şeker kalmıştı, eyvah elimiz boş gelmiş gibi oldu, önce hep birlikte şarkılar söylendi, oyunlar oynandı ve müdürden şekerleri dağıtması için yardım istedik, biz dağıtmaya başlarsak üstesinden gelemezdik, Müdür ve Hamid bey çocukları tek sıraya dizdi, küçük şekerleri tek tek dağıttı, yetmez diye düşünülürken, şekerler yetti de arttı bile, Rabbim bereketini verdi, diğer hayırlarda da olduğu gibi son güne kadar vermekle tükenmedi.Şekeri bilmeyen çocuklar var bu ülkede, verdiğimiz şekeri açmadan naylon folyesi ile ağzında sorarak tadını almaya çalışan çocukları gördük. Son Kurbanda burada kesildikten sonra ağaçlandırma için bahçeye hepbirlikte geçtik, çok azının ayağında ayakkabı vardı, biz terliklerle yürürken dikenler batarken o küçük ayaklar, dikenlerin üstünde ayakları kanayarak yürüyordu, çok üzüldük ve oradaki ögrencilere Ramazan bayramında bir ayakkabı ile bayramlık sözü verdik inşallah en yakın zamanda toparlayıp Ramazan bayramında oradaki çocukların mutluluğuna vesile olacağız.
Ağaçların dikimini yaptık, "balık yemeyi değil , balık tutmayı da ögretmek gerek" düşüncesindeydik, dikilen meyve ağaçlarının verim vermeye başladıklarında hem yemeleri, hem de aile bütçelerini destekleyebilmeleri için bir olanaktı.Buradaki toprak ve iklim o kadar elverişli ki dikilen ağaclar kısa sürede verimini veriyormuş. Ağaçlandırmayı tamamlayıp, çocukların dans ve müzik gösterilerinin ardından Kampala'ya otelimize doğru yola çıktık.Yine akşam saatlerinde otele vardık ve eşyalarımızı yerleştirdik, sabah otelden ayrılacaktık.Hızla geçen dolu dolu 5 gün, her bir saniyesi bile çok kıymetli !
11 MART
2020 Şahsi eşyalarımın yer aldığı bir trolly, 2 büyük,1 küçük valiz, 3 spor çantası ile geldiğim Uganda'dan boş 2 valiz,1 trolly ile dönüyordum, bir valizin içine trolly i yerleştirdim, diğerinede avokadoları ve bugün alacak olduğum ananasları yerleştirecektim, eşyalarımızı otelin depo bölümüne akşam almak için teslim ettik. Sabah 8:30 da Türkiye Cumhuriyeti Uganda Büyükelçiliğine gitmek için hazırdık, 9 da bizi büyükelçimiz kabul edecekti. Türk Bayrağının dalgalandığı Uganda'da Türk toprakları olan, özel mülkiyet Türkiye Büyükelçiliginde olmak bizleri onurlandırdı.Büyükelçimizin misafirperverligi, karşılıklı bilgi alış-verişinin ardından grup fotografı çekilerek ayrıldık.Ülkemiz de Uganda'da sürdürülebilirlik adına çalışmalar başlatmışlar, halkin beklentiden çıkıp çalışmaya teşvikini arttırma çabasını gösteriyorlar, tabii ihtiyacı olanlara yardımlarda da bulunduklarını bildirdi. En çok ilgimi çeken ve hoşuma giden kadınlara dikiş öğretilerek, tekstil alanında çalışıp para kazanmalarını sağlamaları oldu, bizler de belki kardeş proje kapsamında destek olabiliriz, neler yapılabilir diye kafa yormaya başladım bile, inşallah güzel şeyler olur.
Bugün Ugandada son günümüz 40 km uzaklıkta Jinja' ya, Nil nehrinin kaynağını görmeye gidecektik.11:30da yola çıktık, 3 saatte kestirim, az trafik olan yerleri tercih ederek geldik.Kısa bir gezinti olacaktı, girişte grup pazarlığı yapılarak Nil Park alanına girdik, burada da Quenn Elisabeth Parkında oldugu gibi giriş fiyatları farklı katagorilere ayrılmış ,Ugandalı, Afrikalı ve turist olmak üzere 3farklı fiyat en kazığıda turiste tabii ki.
Parkın içinde bir de bot pazarlığına girdik,o da halledildi,Viktoria gölünde 30 dk. lık gezinti, Nil nehrinin tam kaynağının olduğu noktaya gidiş biraz fotograf arası 45 dk.sonunda yine karadayız, onca yolu geldik ama değdi, boşuna demiyoruz gezi boyu hep yollardaydık😊
Dönüş yolunda aileme ve arkadaslarıma çok leziz ananaslardan aldım, kızım şeker kamışı aldı ve minik patlıcanlardan 1 kg aldım, zaten valizler boştu.
Son olarak pazara ugradık, kızım arkadaşlarına hediyelikler aldı, ben de minik figürler ve şal aldım kendime, satıcı kadının 30,-€luk satış neşesi ona dans ettirdi.
Akşam yemeğine Üniversite Hocasının evine davetliydik, yine Dr.Yoldaşın edindiği güzel dostlarının bize gösterdikleri misafirperverlik. Geç saatte misafir olduğumuz evde akşam yemeğimizi yedik, ayrılırken bize hediyelerini sundular ve açılışını yaptığımız okulda verilen hediyeleri de o gün diğer hediyelerle birlikte verdiler, ellerimizde afrika davulları, süpürgeler ve kendi aldığımız eşyalarla saat 23 gibi otele gelip valizlerimize son yerleştirmeleri yaptık üstümüzü hızlıca değiştirip, saat 24:00 de Entebbe Havaalanına yola çıktık, uçağımız saat 4:55de ama bizim havaalanına varmamız en az 1 saatti.
12 MART 2020
Saat 1:30 gözümden uyku akıyor, yol boyu ara ara içim geçse de herşeyi duyuyorum,oldukça yorgun ama dirençle son çabamı gösteriyorum. Saat 2:00 Entebbe Havaalanindayız, zor bir veda, Musa, Ahmed ve Hasim e veda ediyoruz,biz yorulduk ama onlarda bizimle,hatta bizden daha cok yoruldular ki şoförümüz Musa sabah saat 6 da yine iş için yolda olacağını söyledi. O kadar alıştık ki sabah,akşam hep bir arada olduk, aile gibi, Musa kızıma "sen benim 6.kızımsın demeye başladı " hepsi birbirinden iyi, özel insanlar, sarmaş dolaş yine gelin,yine geleceğiz diyerek ayrıldık. Nasipse,inşallah yeniden gitme niyetindeyiz...
Uçak için check in yaptık, valizlerimizi verdik. Istanbul aktarmalı Hamburg uçuşumuzu sağlıkla gerçekleştirdik. 12 Mart saaat 16 gibi Hamburg havaalanına toplamda 10 saat uçuşun ardından indik. Neredeyse 2 güne yakın bir süre doğru düzgün uyumadan, ayaklarımızı uzatıp dinlenemeden, aşırı yorucu,meşâketli, maneviyatımızı en derinden etkileleyen bir seyahati, güzel duygularla bitirmenin verdiği haz ile hepimiz birbirimizlen helalleşerek evlerimize doğru ayrıldık. Bu seyahati gerçekleştirmemize, güzel deneyimler ve güzel insanlar tanımamıza, insanlara yardım elimizi uzatmamıza vesile olan Dr.Mustafa Yoldaş'a şahsım ve grup arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum.
Bu seyahatin amacını kavrayarak, zor şartları olacağını bildikleri halde yola çıkan, seyahat boyunca asla gocunmadan girdikleri her ortama ayak uyduran, o güzel yürekli, vicdanlı gençlere teşekkür ediyorum,sayılarınızın artmasını diliyorum. Günümüzde çoğu genç modern yaşantısını bir kenara koyup Ata toprağı köyüne bile gitmezken, bu gençlerin bizimle yol boyu uyum içinde olması beni gururlandırdı.Teşekkürler Şimal, Mohammed, Bengisu iyi ki varsınız !
68 yaşında maşallah dediğimiz Mevlüdiye abla, ben yoruldum ama o yorulmadı, Allah her iki dünya da saadet versin, yolun hep iyilik ve güzelliğe çıksın, Allah razı olsun. Diğer yol arkadaşlarımızdan da Allah razı olsun.
Uganda Büyük Elçimizin de söylediğini şimdi çok daha iyi anlayabiliyorum.Bizler o insanlara yardım edip, mutlu olmaları için dokunduğumuzu sanıyorduk, lakin asıl onların bana, bizlere dokunduğunu çok daha iyi anlıyorum.
Ve o dokunus ben de çok derin izler bıraktı, bugünden sonra daha çok sorgulayacaklarım var...
Her zaman aza kanaat etmeyi bilen, elimdeki ile yetinen, varlığında, yokluğunda bilincinde olan, önce sağlığın kıymetini bilen, huzûli harcamalarda bulunmayan, etrafıma yararlı insan olma çabası gösteren bir kadın, anne, insan iken bundan sonra orada ki insanlar için, daha ne yapabilirim diye harekete geçecegim !
Insanlığın kanayan yarasını kanatmamak için , aksine bu yarayı sarabilmek için çevremdeki yakınlarım ve yardımsever insanlarla neler yapabiliriz diye uğrasacağım.
Biliyoruz ki bizlerin de o yarayı uzaktan uzağa tırmıklayıp kanatmada payımız var, emperyalist, sömürü ülkeleri Afrikayı yüzyıllarca sömürdü, halen de sömürmekte, gelin o çocukların eğitimine, insanlara iş olanakları sağlanmasına destek olacak projeler üretilmesine destek olalım.
Ihtiyacımızdan fazlasını tüketmeyelim, doyumsuzluk had safhada, önce kendimizden, sonra ailemizden başlayalım, inanin her ay 20,-€ yu çok rahat biriktirebiliriz ve bu para ile neredeyse bir aile geçinebilir. Beklenti içinde, tembel, çalısmadan yaşamalarını ben de istemem, o nedenle güzel projeler gerçekleşmesini sağlayabiliriz, yatırımlara açık CENNET bir ülke ve yatırım boşlukları çok, belki de Avrupadan yatırımcıları teşvik edebiliriz. Bir kişinin günlük kazancının 0,50 cent olduğu bir ülkede ki, çoğu insan o 50 cente bile hasret, cennet gibi bir ülke de cehennemi yaşayan insanların var olduğunu görmek, bilmek her şeyden kötü... Insanlığın yok olmadığını, duyarlı, yardımsever insanların var olduğunu biliyorum, ama daha çoğalmamız gerek ! Son zamanlarda en çok ihtiyacımız olan sabır, umut ve sağlık temeniilerimle Uganda günlüğümü bitiriyorum...
Hayatım da ayrı bir yeri olan, kendimce vicdan muhakemesi yaptığım,güzel insanlar tanıdığım bu seyahati ve yol arkadaşlarımı hep güzelliklerle hatırlayacağım
Güzel, sağlıklı yarınlarda birlikte olmak dileğiyle...
Sevgiyle hoşca kalın...














































Gayet zamanı geri alıyor bu. Ugandayi, oradaki grubumuzu ve orda yeni arkadaşlarimizi şimdiden özledim. İnşallah yine gideriz, daha yardım için çok yerler var
AntwortenLöschenVe selam
Mohammed Kıssa
Ben de özledim çok güzel ve benim için özel bir seyahatti,yineleyebilmek ümidiyle sağlıcakla kal ,güzel insan.Ailene sevgi ve selamlar 🙋♀️
Löschen