Yoruldum !
Sanmayın ki işten , çalışmaktan !
Sanmayın ki hayat koşturmacasından !
Sanmayın ki Dünyadan !
Yoruldum, gördüklerimden, duyduklarımdan !
Yoruldum, vurdum duymaz, ama başı sıkışınca mağdur rolü kesen kişilerden !
Yoruldum kendilerine gelince beklentileri 1500 , ama karşısındakine umursamaz olan insanlardan !
Yoruldum kendini dahî sanıp, her konu da ahkam kesenlerden !
Yoruldum kendi inancını , siyasî düşüncesini herkese kabullendirmeye çalışanlardan!
Yoruldum bencilliklerden !
Yoruldum toplumsal değerleri hiçe sayanlardan !
Hoşgörüsüzlükten !
Vicdansızlıktan !
En kötüsü de SAYGISIZLARDAN !
Hayat değil !
Insan yorgunluğu benimkisi...
Kendi kabuğuma, yalnızlığıma çekildikçe daha da çok gözlemler oldum,fena çok fena onca INSAN kalabalığının ve INSAN çalışması yapan bir kişinin, iyiden iyiye YALNIZ KADIN MODUNDA olması !
Ben genel de yalnızdım, seçici, az ama öz arkadaşı olan biriydim, lakin sanki şimdilerde iyice kendimleyim !
Iyiyim ha !
Sakın şikayet diye algılamayın !
Çokca yorum ve farklı tepki verenlerde olacaktır, sizden ricam iyice düşünün ve sonra yorumlayın ve sakın ha sakın SAYGINIZI kaybetmeden, fazlaca tartışma ortamına girmeyin !!!
Ben harika bir Kadın olan Babaannemin iyilik dolu dünyasında büyüdüm,nur içinde yatsın.
"Iyilik yap,denize at, balık bilmezse, halik bilir" atasözündeki gibi, yapılan iyiliklerin karşılığı beklenmeden, elinde yoksa dahi ekmeğini paylaşan, varlığı da, yokluğu da, hatta kıtlığı da(1929-30) görmüş, Kurtuluş Savaşını,Yunan Işgalini yaşamış zor bir hayatı olmuş ,ama hep huzuru, mutluluğu yaşayıp, yaşatmayı bilmiş bir kadın.
(Kıtlık: yaygın ve sürekli açlığa, etkilediği, insanları aşırı zayıflayıp güçten düşmesine ve ölüm oranında önemli bir artışa yol açan uzun süreli gıda darlığıdır.)
Bu bilinçle yetişen biri topluma duyarsız kalabilir mi?
Elinden geleni yapmaz mı, gelen her ne ise!
2002 de başlayan toplum gönüllülüğü, hepsi de Türkiye'den gelmiş, çocuklarıyla birlikte, önce kendilerine, sonra topluma yarar sağlamaya çalışan bir avuç KADIN.Şimdiler de kurumsallaşmış geniş bir çevreye ulaşan bir Dernek.
16 sene boyunca bir çok çocuk, genç ve aileye dokunabilmiş olmanın mutlu yorğunluğu.
Bir gün kıymetim bilinir, emeklerim fark edilir, bir gün değerim anlaşılır diye mi, HAYIR !!!
Önce ben öğrendim, insan yaşadığı müddetce öğreniyor, bilgi dağarcığına hep yenisini ekliyor, yaşadığım şehrin,ülkenin bana sunduğu olanakları değerlendirdim, sonra çocuklarım kendini toplum içinde geliştirme olanağı buldu.
Ama en güzeli de ne biliyormusunuz?
Pırıl pırıl bir neslin yetişmesine tanık olmak, o zamanlar kreş, ilkokul çağında olan çocuklar şimdilerde, ya üniversite öğrencisi, ya bitirmiş yada güzel bir meslek sahibi olmuş gencecik fidanlar.
Geçenler de bir genç kızımızla metro durağında karşılaştım, kucaklaştık, sonra tebrik ettim, liseyi yeni bitirdi, hem de Fizik bölümünden, sonra ne yaptığını sordum,Makina Mühendisliğine başlayacağım Tevide teyze deyince yeniden kucakladım, gurur duydum.Bu kızımıza ilkokulda lise tavsiye mektubu vermedi öğretmenleri,anneye bir okul etkinliğinde dediğim senin kızının gözleri ışıldıyor görmüyormusun, o yapacak bir potansiyele sahip.Takdir edilecek bir aile hep kızlarının önüne konulan bariyerleri birlikte aştılar, hep destek olarak ve sonuç ortada başarı, Rabbim yolunu açık etsin ve tüm okuyan ,çalışanların.
Işte böyle yol almış çocukları, gençleri yada anneleri, aileleri gördükçe, belki ben de bu yol da onlara kısa da olsa eşlik etmişimdir, etmediysem de hafifce dokunabilmişim diyerek mutlu oluyorum, bu bana yetiyor.
Senelerdir Okul Desteği için ders yardım Kursları organize ediyoruz, son 2 yıldır zorlansak da devam etme kararı aldık, ama bu sezon canım acıyarak sonlandırdık,niye mi?
Bir çok ailelerin onlara sunulan bu olanağı bizim (Derneğin) mecburî görevimizmiş gibi algılaması.Şu an kayıtta haber bekleyen ve arada soran bir çok öğrencimiz var ama ne yazık ki buna çok üzülsem de bir çok ihtiyacı olan öğrenciye bu olanağı sunamayacağız.
Çok yazık değil mi?
Bizlerde bu ve buna benzer projeleri sadece genel ihtiyaç ve topluma fayda amacıyla yapmaya gayret ettikçe, bizim görevimizmiş gibi algılayanlar var, elbet kâr amacı gütmeyen toplum yararına çalışmak için kurulur dernekler, ama kardeşim sen de sahip çık sorumluluğuna, aidatını öde, toplantıya katıl, ya bu Dernek nasıl var oluyor, benim ödemediğim aidatı kim karşılıyor diye bir sor?
Hani hep haktan bahsederiz ya, hak geçmesin deriz, ama sen diğer ödeyenlerin hakkına girdin biliyormuydun!!!
Ya sadece birine yardımcı olmak için, zamanından harcayıp gittiğin bir randevuya, sonra dönüpte mecbursun senin işin diyenleri duyunca ne yaparsınız!
Son zamanlarda dernek ve kuruluş çalışmaları üzerine kiminle konuşsam Türk,Alman yada başka bir millet fark etmiyor, genelde hep 3 yada 4 kişi sırtlanıp tüm yükü taşımaya gayret ediyor, sonra da malum yorgunluklar ve taşımaktan yorulunca her insanın yaptığı gibi yükü hafifletip devam etmek yada komple tüm yükü indirmek,bir de bayrağı teslim alacak yeni nesil sorunu var tabii ki.
Nasıl motive edeceğiz gençleri bilmem, var mı çaresi?
Herkesin beklentileri var, beklentilerinizi kendinize göre uyarlamadan karşınızdakileri de aklınızın bir köşesinden geçirin.
Hiç koltuk sevdalısı olmadım, her seçimde koltuğu devrebilmek için uğraştıkça o bana yapıştı.
Topal tilki ile aslan hikayesin de ki gibi artık ben Aslan olmaktan vazgeçiyorum, bir gün yürekli aslan da vazgeçebilir yüreklilikten unutmayın.
16 sene boyunca aile, özel, iş, gönüllülük dengemi hep korumaya gayret ettim, yardımseverlik adına bazen çok aşırıya gittiğimi şimdilerde daha iyi görüyorum,eee ne yaparsın bu da tecrübe öğrendim.
Bu defa hissettiğim yorgunluk hem manevi, hem de fiziki, önceden yorgunluklarımı arada uzaklaşarak, dinlenerek geçirirdim, bu defa öylesi bir yorgunluk değil.
Hamd-ü senalar olsun ben yaptığım iyilikler için karşılık beklemedim,Allah rızası için iyiliklerimin karşılığını bu dünyada almaya fazlasıyla başladım, görebilmek önemli, Rabbim beni darda, zorda bırakmadı,dar zamanımda da hep bir kapı açtı,yol gösterdi.
Hayatım boyunca hoşgörülü oldum, hoşgörüsüzlere de şans tanıdım, baktım benden bir şeyler götürüyor hemen çektim çizgimi, geçemedi sınırlarımı.Kimin ne dediğine kulak asmadım,kim ne almış,satmış,yemiş ,içmiş beni ilgilendirmedi, ben azıcık aşım, kaygısız başım dedim,hiç bir zaman paraya değer vermedim,sağlık dedim hep, parayı sağlıklıysanız kazanırsınız ve harcarsınız, parasız yaşam olmuyor,ama çalışarak herşeyi elde edebiliyorsunuz.Çocukluğumda maddiyat içinde yüzerken babamın ticarî iflasıyla parasızlığıda yaşadım, ama biz alın terimizle çalışmayı da öğrendik, kimseye muhtaç olmadan.
Insanlara saygıda duydum halen de duymaktayım, ama değeri herkese vermedim ve gözümde değerini yitiren insanlar git gide çoğalmakta.
Hangi ara toplumumuz birbirinden bu kadar koptu?
Insanlığımız içler acısı?
Evimizde 14 yıldır televizyon yok, gün de bir defa haberleri akşam saatinde seyrediyoruz yada haber yazıları okuyoruz ve ben haber olmaktan çıkmış magazinselleştirilerek sunulan haberleri duydukça mahvoluyorum.
Almanyada görüyormusunuz?
Geçen hafta ırkcı bir grubun protesto haberi için tüm haber bültenlerini dolaştım,yoktu ,ertesi sabah gördüm haberi,peki ya vahşet hiç yansıyor mu haberlere?
Neden bunlardan bahsediyorum biliyormusunuz?
Hemen her haberi doğru yada yalan olduğunu bilmeden paylaşıp, hassas bir süreç yaşayan, duygusal hassas insanımızın birbirine olmadık hakaretlerde bulunmasını hazmedemediğimden.
Biz bu değiliz!!!
Biz kaldımı, o da belli değil ama!
Polemiğe,kavgaya girmeye hazır bir sürü insan!!!
Bu tür davranışlar, tutumlar yaşadığımız ülkede kendimize attığımış taş, kendi kendimize zarar veriyoruz ki, ülkem daha da kötü durumda.
Burada BİZ olabilmek adına uğraş veren biri olarak, siyasî, dinî görüşlerimi hiç bir zaman yaptığım çalışmalara aksettirmedim...
İNSANIZ DEDİM DURDUM da , INSANLIĞI ARAR OLDUM...
Sevgiyle hoşca kalın...
Sanmayın ki işten , çalışmaktan !
Sanmayın ki hayat koşturmacasından !
Sanmayın ki Dünyadan !
Yoruldum, gördüklerimden, duyduklarımdan !
Yoruldum, vurdum duymaz, ama başı sıkışınca mağdur rolü kesen kişilerden !
Yoruldum kendilerine gelince beklentileri 1500 , ama karşısındakine umursamaz olan insanlardan !
Yoruldum kendini dahî sanıp, her konu da ahkam kesenlerden !
Yoruldum kendi inancını , siyasî düşüncesini herkese kabullendirmeye çalışanlardan!
Yoruldum bencilliklerden !
Yoruldum toplumsal değerleri hiçe sayanlardan !
Hoşgörüsüzlükten !
Vicdansızlıktan !
En kötüsü de SAYGISIZLARDAN !
Hayat değil !
Insan yorgunluğu benimkisi...
Kendi kabuğuma, yalnızlığıma çekildikçe daha da çok gözlemler oldum,fena çok fena onca INSAN kalabalığının ve INSAN çalışması yapan bir kişinin, iyiden iyiye YALNIZ KADIN MODUNDA olması !
Ben genel de yalnızdım, seçici, az ama öz arkadaşı olan biriydim, lakin sanki şimdilerde iyice kendimleyim !
Iyiyim ha !
Sakın şikayet diye algılamayın !
Çokca yorum ve farklı tepki verenlerde olacaktır, sizden ricam iyice düşünün ve sonra yorumlayın ve sakın ha sakın SAYGINIZI kaybetmeden, fazlaca tartışma ortamına girmeyin !!!
Ben harika bir Kadın olan Babaannemin iyilik dolu dünyasında büyüdüm,nur içinde yatsın.
"Iyilik yap,denize at, balık bilmezse, halik bilir" atasözündeki gibi, yapılan iyiliklerin karşılığı beklenmeden, elinde yoksa dahi ekmeğini paylaşan, varlığı da, yokluğu da, hatta kıtlığı da(1929-30) görmüş, Kurtuluş Savaşını,Yunan Işgalini yaşamış zor bir hayatı olmuş ,ama hep huzuru, mutluluğu yaşayıp, yaşatmayı bilmiş bir kadın.
(Kıtlık: yaygın ve sürekli açlığa, etkilediği, insanları aşırı zayıflayıp güçten düşmesine ve ölüm oranında önemli bir artışa yol açan uzun süreli gıda darlığıdır.)
Bu bilinçle yetişen biri topluma duyarsız kalabilir mi?
Elinden geleni yapmaz mı, gelen her ne ise!
2002 de başlayan toplum gönüllülüğü, hepsi de Türkiye'den gelmiş, çocuklarıyla birlikte, önce kendilerine, sonra topluma yarar sağlamaya çalışan bir avuç KADIN.Şimdiler de kurumsallaşmış geniş bir çevreye ulaşan bir Dernek.
16 sene boyunca bir çok çocuk, genç ve aileye dokunabilmiş olmanın mutlu yorğunluğu.
Bir gün kıymetim bilinir, emeklerim fark edilir, bir gün değerim anlaşılır diye mi, HAYIR !!!
Önce ben öğrendim, insan yaşadığı müddetce öğreniyor, bilgi dağarcığına hep yenisini ekliyor, yaşadığım şehrin,ülkenin bana sunduğu olanakları değerlendirdim, sonra çocuklarım kendini toplum içinde geliştirme olanağı buldu.
Ama en güzeli de ne biliyormusunuz?
Pırıl pırıl bir neslin yetişmesine tanık olmak, o zamanlar kreş, ilkokul çağında olan çocuklar şimdilerde, ya üniversite öğrencisi, ya bitirmiş yada güzel bir meslek sahibi olmuş gencecik fidanlar.
Geçenler de bir genç kızımızla metro durağında karşılaştım, kucaklaştık, sonra tebrik ettim, liseyi yeni bitirdi, hem de Fizik bölümünden, sonra ne yaptığını sordum,Makina Mühendisliğine başlayacağım Tevide teyze deyince yeniden kucakladım, gurur duydum.Bu kızımıza ilkokulda lise tavsiye mektubu vermedi öğretmenleri,anneye bir okul etkinliğinde dediğim senin kızının gözleri ışıldıyor görmüyormusun, o yapacak bir potansiyele sahip.Takdir edilecek bir aile hep kızlarının önüne konulan bariyerleri birlikte aştılar, hep destek olarak ve sonuç ortada başarı, Rabbim yolunu açık etsin ve tüm okuyan ,çalışanların.
Işte böyle yol almış çocukları, gençleri yada anneleri, aileleri gördükçe, belki ben de bu yol da onlara kısa da olsa eşlik etmişimdir, etmediysem de hafifce dokunabilmişim diyerek mutlu oluyorum, bu bana yetiyor.
Senelerdir Okul Desteği için ders yardım Kursları organize ediyoruz, son 2 yıldır zorlansak da devam etme kararı aldık, ama bu sezon canım acıyarak sonlandırdık,niye mi?
Bir çok ailelerin onlara sunulan bu olanağı bizim (Derneğin) mecburî görevimizmiş gibi algılaması.Şu an kayıtta haber bekleyen ve arada soran bir çok öğrencimiz var ama ne yazık ki buna çok üzülsem de bir çok ihtiyacı olan öğrenciye bu olanağı sunamayacağız.
Çok yazık değil mi?
Bizlerde bu ve buna benzer projeleri sadece genel ihtiyaç ve topluma fayda amacıyla yapmaya gayret ettikçe, bizim görevimizmiş gibi algılayanlar var, elbet kâr amacı gütmeyen toplum yararına çalışmak için kurulur dernekler, ama kardeşim sen de sahip çık sorumluluğuna, aidatını öde, toplantıya katıl, ya bu Dernek nasıl var oluyor, benim ödemediğim aidatı kim karşılıyor diye bir sor?
Hani hep haktan bahsederiz ya, hak geçmesin deriz, ama sen diğer ödeyenlerin hakkına girdin biliyormuydun!!!
Ya sadece birine yardımcı olmak için, zamanından harcayıp gittiğin bir randevuya, sonra dönüpte mecbursun senin işin diyenleri duyunca ne yaparsınız!
Son zamanlarda dernek ve kuruluş çalışmaları üzerine kiminle konuşsam Türk,Alman yada başka bir millet fark etmiyor, genelde hep 3 yada 4 kişi sırtlanıp tüm yükü taşımaya gayret ediyor, sonra da malum yorgunluklar ve taşımaktan yorulunca her insanın yaptığı gibi yükü hafifletip devam etmek yada komple tüm yükü indirmek,bir de bayrağı teslim alacak yeni nesil sorunu var tabii ki.
Nasıl motive edeceğiz gençleri bilmem, var mı çaresi?
Herkesin beklentileri var, beklentilerinizi kendinize göre uyarlamadan karşınızdakileri de aklınızın bir köşesinden geçirin.
Hiç koltuk sevdalısı olmadım, her seçimde koltuğu devrebilmek için uğraştıkça o bana yapıştı.
Topal tilki ile aslan hikayesin de ki gibi artık ben Aslan olmaktan vazgeçiyorum, bir gün yürekli aslan da vazgeçebilir yüreklilikten unutmayın.
16 sene boyunca aile, özel, iş, gönüllülük dengemi hep korumaya gayret ettim, yardımseverlik adına bazen çok aşırıya gittiğimi şimdilerde daha iyi görüyorum,eee ne yaparsın bu da tecrübe öğrendim.
Bu defa hissettiğim yorgunluk hem manevi, hem de fiziki, önceden yorgunluklarımı arada uzaklaşarak, dinlenerek geçirirdim, bu defa öylesi bir yorgunluk değil.
Hamd-ü senalar olsun ben yaptığım iyilikler için karşılık beklemedim,Allah rızası için iyiliklerimin karşılığını bu dünyada almaya fazlasıyla başladım, görebilmek önemli, Rabbim beni darda, zorda bırakmadı,dar zamanımda da hep bir kapı açtı,yol gösterdi.
Hayatım boyunca hoşgörülü oldum, hoşgörüsüzlere de şans tanıdım, baktım benden bir şeyler götürüyor hemen çektim çizgimi, geçemedi sınırlarımı.Kimin ne dediğine kulak asmadım,kim ne almış,satmış,yemiş ,içmiş beni ilgilendirmedi, ben azıcık aşım, kaygısız başım dedim,hiç bir zaman paraya değer vermedim,sağlık dedim hep, parayı sağlıklıysanız kazanırsınız ve harcarsınız, parasız yaşam olmuyor,ama çalışarak herşeyi elde edebiliyorsunuz.Çocukluğumda maddiyat içinde yüzerken babamın ticarî iflasıyla parasızlığıda yaşadım, ama biz alın terimizle çalışmayı da öğrendik, kimseye muhtaç olmadan.
Insanlara saygıda duydum halen de duymaktayım, ama değeri herkese vermedim ve gözümde değerini yitiren insanlar git gide çoğalmakta.
Hangi ara toplumumuz birbirinden bu kadar koptu?
Insanlığımız içler acısı?
Evimizde 14 yıldır televizyon yok, gün de bir defa haberleri akşam saatinde seyrediyoruz yada haber yazıları okuyoruz ve ben haber olmaktan çıkmış magazinselleştirilerek sunulan haberleri duydukça mahvoluyorum.
Almanyada görüyormusunuz?
Geçen hafta ırkcı bir grubun protesto haberi için tüm haber bültenlerini dolaştım,yoktu ,ertesi sabah gördüm haberi,peki ya vahşet hiç yansıyor mu haberlere?
Neden bunlardan bahsediyorum biliyormusunuz?
Hemen her haberi doğru yada yalan olduğunu bilmeden paylaşıp, hassas bir süreç yaşayan, duygusal hassas insanımızın birbirine olmadık hakaretlerde bulunmasını hazmedemediğimden.
Biz bu değiliz!!!
Biz kaldımı, o da belli değil ama!
Polemiğe,kavgaya girmeye hazır bir sürü insan!!!
Bu tür davranışlar, tutumlar yaşadığımız ülkede kendimize attığımış taş, kendi kendimize zarar veriyoruz ki, ülkem daha da kötü durumda.
Burada BİZ olabilmek adına uğraş veren biri olarak, siyasî, dinî görüşlerimi hiç bir zaman yaptığım çalışmalara aksettirmedim...
İNSANIZ DEDİM DURDUM da , INSANLIĞI ARAR OLDUM...
Sevgiyle hoşca kalın...


Kommentare
Kommentar veröffentlichen