Adına türküler yakılan Estergon Kalesi ...
Ne için, kim için geldiler,nerede kaldılar !!! Galiçya Şehitliği...

Okul yıllarında bir çoğumuz tarih dersinde Estergon adını duymuştur yada türkülerde adı geçen Estergon Kalesini, biz de gezimize ilk durak yerimiz Estergon la  başladık.
Estergon a yaklaştıkça yol boyu bizi ayçiçeği tarlaları selamladı, içimiz de bir heyecan çocuklara anlatırken kıpır kıpır olan yüreğim, Avrupanın ortasında ecdadımızın at koşturduğu topraklarda olmak başka bir duyguydu ,Balkanlarda da bu duyguyu hissediyor insan,Viyana da da ama burası biraz daha farklıydı bizim için.Arabamızı Estergon Kalesinin alt tarafında Tuna nehri kenarına park ettik ve önce nehir boyu biraz yürüdük, erik ağaçları gözümüze takıldı,acaba fidanları Türkler zamanından mı  sorusu geldi aklımıza.
Nehir kenarından tepe de bulunan Basilikayı ve Kale duvarlarını biraz seyrettik sonra Kaleye doğru yürüyerek çıktık,yine yol kenarı bir dut ağacı ve bu defa dayanamadık başladık dalından kopardığımız dutları yemeye.
Kalenin alt bölümünde restoresi yapılan Öziçeli Hacı Ibrahim camisini gördük, bu camii Kaleye çıkarken oldukça aşağıda bulunmakta, uzunca bir yürüyüşten sonra kocaman bir meydan ve buradan Bazilikaya çıkan merdivenler, Şarap mahzeninin ve bir restorantın olduğu bölümden isterseniz asansörlede çıkabiliyorsunuz.Biz biraz bu mahseni dolaşıp sonra yukarıya Bazilikanın olduğu yere çıktık.




Merdivenleri çıkınca tam karşımızda ortasında Kubbeli büyük bir Bazilika ve 5,5 dönümlük büyük alana yayılmış farklı bölümlerden oluşan Kale.Estergon kalesi Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1543 yılında fethedilmiş, Hristiyanlar için önem taşıyan Estergon Katedralinin 1869 da inşası bitmiş.Dünyanın en büyük 18.Kilisesi.
Kaleyi, surlarını,ara bölümlerini,cafeterya olarak işletilen yine başka bir bölümü görebilirsiniz.En güzeli de tepeden Tuna Nehrini seyretmek ve ayak bastığınız topraklarda yüzyıllar önce Atalarınızın yaşadığını bilmek.
Bazen alman arkadaşlarla sohbet edince biz sadece 60 yıldır Almanya da değiliz,bizim Avrupa da  geçmişimiz yüzyıllar öncesine dayanıyor deyince bir an tuhaf bir, Nasıl? Sorusu geliyor.
Avrupanın ortasında olan Türkler hatta Avusturyaya kadar gelen ecdadımızdan kimi esir düşmüş, kimi başka nedenlerle kalmış, bazen aaaaa bu soy ad ne kadar Türkçeye benziyor dediğiniz de, o şahsın da büyük büyük dedelerinin Türk olabileceği aklınıza gelsin.
Enteresan değil mi?
Almanya da o dönemlerde bile güvenilirlikleri becerikli olmalarıyla Alman Imparatorluğunda üst mercîlerde görev almış, yada Vaftiz edilerek Rahip olmuş sonrasında ünlü yazarlara bile rastlamak mümkün,1711 de Charlottenburg Belediye Başkanının bir Türk olduğunu biliyormuydunuz?
Estergon kalesini her adımda duygu yoğunluğuyla dolaştık ve sonrasında 25 km ileride zamanımızın kısıtlı olmasından dolayı Visegrad a kısaca uğradık, dileyenler Kaleyi gezebilirler.
Planladığımız gibi öğle saatlerinde 17.Yüzyılda kurulmuş Estergona arabayla 45 dk. mesafede küçük bir turistik kasaba olan Szentendre ye ulaştık.Arnavut kaldırımlı sokaklarında,sıra sıra hediyelik eşya satan mağazaların, Türkçe konuşan hatta Türk esnafların olduğu, küçük kilise ve mimarilerin olduğu kasabada gezimizi bitirip Budapeşteye doğru yola koyulduk.
 

Otele yerleşip,sonra Budapeşte merkezde akşam yemeği biraz gece turu ve geceyi deliksiz bir uykuyla geçirdik.Sabah erken kahvaltının ardından doğruca Galiçya Şehitliğimize hareket ettik.
Ne için, kim için geldiler,nerede kaldılar !!!
Galiçya Cephesine seçilmiş 15.Kolordunun tamamı 32 yaş altındaki en iyi 35000 askerimiz gönderilmiş.
Yerini bile bilmedikleri, duymadıkları bir yerdi Galiçya ve Askerlerimiz gittiler,gittikleri bu cephede üstün kahramanlıklar sergilediler ve agustos 1916-eylül 1917 kadar süren Almanları korumak için gittikleri savaşta 15000 askerimiz şehit oldu,Galiçya çevresindeki bir çok cephede şehit düşen askerlerimizin çoğu farklı mezarlıklardaki şehitliklerde yatmakta ama Budapeşte merkeze otomobille 15 dk. mesafedeki Galiçya Şehiliğinde bir kaçı meçhul 480 Askerimiz yatmakta.
Macarlar yüce gönüllü insanlar,osmanlıdan kalan eserleri restore ettiren yada Türkiyeden gelen böyle talepleri  onaylayan  bir millet.
Galiçya Şehitliği de büyük bir Macar mezarlığının içerisinde ayrı bir bölümde bulunmakta.Türk Bayrağının dalgalandığı bu şehitlikte gözlerimizden yaşlar süzülerek dualarımızı tüm şehitlerimize gönderdik.




Aklıma bir sayfada okuduğum yazı geldi.
Şehadet mertebesine erişmeyip, sağ kalarak yurda dönmek üzere hazırlanan Osmanlı askeri, o yabancı topraklarda bıraktıkları arkadaşları için kendi imkânlarınca bir şehitlik anıtı yaparak son görevlerini yerine getirmişler ve üzerine şu yazıyı yazmışlardı ;
“Ey yolcu! On iki ay düşmanına cansiperane göğüs gerdikten sonra Onu kendi vatanına kadar kovan 20. Türk Tümeninin aziz şehitlerini hürmetle selamla! Vatan haricinde hayatlarını kaybeden bu kahramanların ruhlarına Fatiha gönder!”
Biz de o şehitlerimizi hürmetle , minnetle, gözyaşlarımızla selamladık ve fatihalar gönderdik.
Sizinde yolunuz Budapeşteden geçiyorsa 2 saatinizi ayırıp bu Şehitlikteki askerlerimizi ziyaret edin ,farklı bir  ruhaniyetle Vatan topraklarımızın kıymetini daha bir derinden anlayacaksınız.
Hayatlarının baharında Milletimizi kanıyla ve canıyla temsil ederek,  bir dönemi tamamen cephelerde, yarı aç, yarı tok geçiren ve dünyanın dört bir yanında yatmakta olan isimsiz kahramanlarımıza rahmet olsun.

Sağlıklı güzel yarınlara...

Sevgiyle Hoşca kalın...

(Bu gezinin son durağı Zigetvar ve Péç gezisi yakında ! )

Kommentare

Beliebte Posts aus diesem Blog

Gurbet de dünyaya merhaba diyen, gurbetçi çocuğu iken yeniden ...

Beni bilen iyi bilir, bilmeyen de kendi gibi bilir ! Hz.Mevlana

IYILIĞİN TÜM DÜNYAYI KUŞATMASI DİLEĞİYLE ❤️